Sabahın altısında o balkonu özleyerek uyandım. Gençliğimi, hayallerimi, gözümün ferini kaybettiğim o balkonu...



İçim üşürken kalbimin yangısını söndürür diye umut edip sessiz sessiz ağladığım, canımın acısını unuttursun diye kahvemden medet umduğum, gökyüzüne bakıp derin nefesler aldığım, tek güzel bir kelime duyduğum için havalara uçup kendime kahvaltılar hazırladığım, sevildiğimi sanarak huzurla kuş seslerini dinlediğim balkonum...



Koskocaman kadın, bir adamın vicdanına kalmıştım. Onun bir güzel sözüyle dünyayı seviyor, beni biraz önemsememesiyle kalbime mürekkep gibi dağılmayı bekleyen gözyaşımın içinde kayboluyordum. Ne çaresizmişim, ne büyük zalimmiş...



İnsan en çok yandığı yılları özler mi? Özlermiş... Çünkü bir daha öyle atmadı kalbim, bir daha öyle ağlamadım. İşin garip tarafı bir daha hiç öyle parlamadı gözlerim de...



Nasıl anlatsam size? Ya bulutların üstündeydim, heyecandan yerimde duramıyordum ya da geceleri ağlamaktan yorulup uyuyakalıyordum. Günlerim sevdiğim adamın insafında bu döngüde gidip gelerek geçiyordu. Mutluluklarım kocamandı, hüzünlerim kopkoyu...



O zamanlardaki heyecanımı, her şeye rağmen dik duruşumu, gücümü, neşemi özledim aslında. Gözleriyle gülümseyen o küçük kızı özledim... Fotoğraflara bakıyorum da bir daha öyle gülmemişim, gülememişim...



O günlerden sonra hiçbir şeyi gözümü dikip hem isteyerek hem korkarak beklemedim. İtiraf etmeliyim ki bir daha kimseye bakarken kalbimi yoklamadım. Çünkü dersimi almıştım...



Tüm kalbimle isteyerek bir sevdanın ortasından geçmiştim. Yangın da diyebiliriz aslında, ömrümün en büyük yangını... Nasıl büyük bir yangın ki geriye tam bir kalbim bile kalmadı.


Şimdi bunları niye yazıyorum, bilmiyorum... O adam çoktan öldü benim için. O kadın da o balkonda kaldı.



Sadece hatırlıyorum, ne çok sevmiştim ve o gözüme baka baka beni paramparça etmişti. Bilmiyordu, bir daha kimse onu böyle sevmeyecekti. Tek başıma yaşamadım bunları ama bir tek ben yandım. Kolum kanadım kırıldı, sevildiğimi sandığımı anlamak beni yıktı.



Çok zaman geçti üstünden. Kalktım mı beni ittiği yerden, elbette... Yaralarımı her gece sardım sarmaladım, kendime sarıldım, iyileştim de... İnsan iyileşiyor da acısını, yarasını unutmuyor. Ben de unutmadım.



Sadece bazı şarkıları dinlerken hala biraz içim sızlıyor. Şarkılar vicdansız, kalbim o günleri hatırlıyor.



Konuşabilseydim, hesabını sorabilseydim "Bana ne yaptın? Bana bu kötülüğü nasıl yaptın?" diye sormak isterdim. Cevap alacağımı bilsem, bir yüreği olsa sorardım.