Düşünsenize!
Bir yazı, evet ufacık bir yazı... Ne kadar acımasız olabilir ki? Ya da basit bir kalem ya da durun bir örnek daha var: gözünüz gibi koruduğunuz bir not?
Belki örneğimi biraz daha genişletmeliyim; şu şekilde düşünün: yıllarca hatıralara eklediğiniz, o hayalinizdeki evin temellerinin üzerine kurduğunuz her şey...
Sanırım şimdi düşünmeye başladık değil mi?
Şimdi size soruyorum; bunlar ne kadar can yakıcı olabilir?
Ne dediğimi belki anlamayacaksınız, belki de sorgulayıp bu satırlar sonrası okumayı terk edip sırtınızı dönüp gideceksiniz. Ama bilin ki bunları boşuna yazmıyorum.
Çünkü ben yaşadım. Evrenin en beter, en keskin bıçağından daha kesici. Evet, küçük bir kağıt üzerine birkaç cümle söz sadece aslında. Kalbi boydan boya kesen, bir yandan nefes alamaman için nefes boruna dayanan, bütün vücudunu kilitleyip taşa çeviren...
Evet, evet küçücük bir kağıt parçası bunları yapan. Masum duruşunun arkasında bir insanı hayata bağlayan tüm bağları bir seferde kesip atabilecek güçte.
Düşünmeli mi, ağlamalı mı yoksa kaçmak en kolayı mı? Yazmalı mıydım yazmamalı mı?