Şiir, hikâye, senaryo ve roman gibi farklı yazınsal türlerde kalem oynatan Kalender Durukan’ın “Klaros Yayınları” tarafından Kasım 2022’de yayımlanan “Birer Yenilgidir Her Eve Dönüşler” adlı eseri “Şiire” ve “Gazele” olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
“Gazele” adlı bölümdeki şiirlerde yazar, halk edebiyatının nazım şekillerinden büyük oranda beslenerek bestelenmeye uygun, tınısı yüksek, kuvvetli modern şiirlerle sesleniyor bizlere.
“Şiire” adlı bölümdeki metinler ise şiir estetiği bakımından daha olgun, tematik açıdan daha zengin ve özgün imgelerle sesleniyor bize. “Ev” modern Türk şiirindeki klişe anlamıyla “sığınağı” değil aksine bir “kaçışı” simgeliyor Kalendar’in şiirlerinde. Ki bu aykırı tutum yazarın yaşamından ve hayatı kavrayışından kopuk değil, zaten olması da beklenemez bu farklılıkla örüyor çünkü yazar dilini. Biz, bu yazıda Kalender Durukan şiirini genel hatlarıyla inceleyeceğiz.
Otoritenin Reddi
Kalender’in şiirinin en önemli özelliklerinden biri otoritenin kendi öz beninde oluşturduğu baskıyı kabullenemeyişi ve buna direniş göstermesidir. Bu otorite silsilesi sırasıyla “Tanrı- Devlet ve Baba” üçgeninin kıskacında kalan bireyin direnç göstermesiyle dizelerde belirir. Esere adını veren “Birer Yenilgidir Her Eve Dönüşler” adlı şiirinde:
“Geldiğim yerde/devletler çatık kaşlı/ dinler asık suratlıydı hâlâ/ yalnızlık bana ve Allah’a mahsustu/bir de suskun babama/benzemesin diye kalbim” diyor şair. “Yaralı Kuşlar” adlı şiirinde ise bu muhalif söylemi daha keskin bir biçimde gün yüzüne çıkıyor.
“Hiç geçmeyecek bir devlet yarasıdır/ annem dil bilmez, iz bilmez/ ağzıyla kuş tutsa yaranmaz devlet/ezelden kırgın olduğum babam/oğlunun yarasını görmez/görmez de gider bir kör sofuya inanır. Peki, nedir Kalender şiirinin otoriteyle sorunu? “Ciwan” adlı şiirinde bu direncin gerekçesini tarihsel bir göndermeyle buluyoruz:
“Nurhak dağları’nın başsız yerinde/kıydılar hem dündar’a hem veli’ye/ Kıydılar hem Sinan’a hem Kadir’e/ Nurhaklarda hey dost,sürer, özümüz bizim. ”
Bu metnin arka planında 68 Kuşağı’ndan Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan’ın Nurhak Dağları’ndaki katledilişini hatırlatıyor bize yazar ve özünün 68 Kuşağıyla özdeş olduğunu söylüyor. “Metin Altıok’a” adlı şiirinde ise devletin gözü önünde göz göre göre Madımak Oteli’nde gözü dönmüş câniler tarafından vahşice katledilen şairleri anarak aynı baskının devam ettiğini ısrarla söylüyor bizlere.
“Demir ve kül kokuyor yaklaştıkça Sivas/ son kuşları uçuyor Metin’in/ akşamında beş buçuk sularında /bir sazlık göğünde/ birden metin oluyor her merdiven/ göğsümü kaplıyor kara bir duman. “
Modernizm Eleştirisi
Durukan’ın şiiri, modernizmi sorgulamakla kalmaz, kültürel olarak da ona isyan eder ve şehir yerine tabiat unsurunu savunur.
“Leylekler ve Umut” adlı şiirinde:
“Şehrin altından trenler geçirmek istiyorlar/bir zamanlar trene karşı olanlar/ yerden çıkan ağaç gövdelerini topluyor/ Allah’a inanan kalın kollu bir adam. ”
“Denizden Koparılan Ülke” adlı şiirinde:
“Uzadıkça uzuyor her geçen gün gökdelenler/ cilalandıkça yollar, uzuyor içimizdeki mesafeler/ anneme uğrayamadım kaç zamandır/ sevgilerin yarınlara bırakıldığı bir Çağ’dı bu/ Siz geniş zamanlar umuyordunuz.” diyerek son dizede Necatigil’e selam göndermekten de ihmâl etmiyor kendini.
Modernizmle beraber gelişen ulaşım ağının bireyleri birbirinden uzaklaştırmasından, yalnızlaştırmasından, yabancılaştırmasından, doğa’nın tükenmesinden yakınıyor şair. “Kalbi Daralan Kuşlar” da bu söylem kendini yineler.
” Dün bütün gün dağlarda dolaştım/ ayaklarım bu yıl ilk defa toprağa değdi/şehirde çürümüş bir ömrün son dileğiydi bu”
SON SÖZ
“İnkâr, Direniş ve Arayış” belki de Kalender poetikasını analiz etmenin şifresi bu üç kavramda aranmalı. Bu kavramların kullanış biçimi ve kültürel arka planını da oldukça zengin.
Gelenekle beraber modern şiirin anlatım olanaklarından da beslenen Kalender Durukan, kültürel arka planı zengin ve sağlam bir dil işçiliği ile örülen şiirlerle karşılıyor bizi. Umarım bu metinlerin devamı gelir ve Türk şiirinde hakettiği yeri bir gün bulur.