Bize hep hata yapmamayı şartladılar. Haksızlığa uğrayınca bağırmamayı saygı göstermek sandılar. Kendini savunmamayı alttan almakla karıştırdılar. Samimiyeti baskılayıp samimiyetsizliği ciddiyet sandılar. Sevgimizi göstermeyi ayıpsayıp kaşlarımızı çatmaya “aklı başında” olmak dediler. Sevdik, gösteremedik; haksızlığa uğradık, “saygılı olmak gerek” deyip sustuk. Ve gün geçtikçe yersiz kalıpların içinde kaybolduk. Yitip gittik. Benliğimizi, haklarımızı, ruhumuzu tüm bu kalıplara harcadık. “Yanlış yaşarım korkusuyla hiç yaşamadık.” El alem ne der demekten el alemin zihniyetine ruhumuzu sattık. Böyle yetiştirildik çünkü. Ruhunu sevip kendine değer verenleri; kalıplara, bağnazlığa boyun eğmeyenleri “zamane gençleri, Z kuşağı” diye ötekileştirdik. Çok yazık ettik, en çok da kendimize...


Şimdi uyanma vakti.