Hoş geldiniz bayım
Tam da yirmi üçüncü yaşıma bastığım eylül geldiniz
Tesadüfe bir bakın siz
Sizin adınız tesadüf olmalı zaten
Ben böyle tanışma görmedim çünkü ömrümde
Farklı renkte birer iplikçikmişçesine hayatımız
Örgü ören bir kadının elinde işlenmiş gibi ince ince
Siz mor, ben yeşil bayım
Bu iki renkten ne çıkar?
O kadın çıkartıyor işte bir şeyler
Sonucu epey merak ediyorum
Aslında kalp olmayanı bilir bayım
Siz de bilir misiniz bunu?
Çok şey öğrendim geçen bunca yılda
Çok ev gördüm, çok elde büyüdüm
Kaç yatakta yattı çocukluğum sayamadım
Kaç mektup yazdım o yataklarda hiç hatırlamıyorum
Bazısını kapalı kapılar ardından uzattım
Bazısından kağıttan gemiler yaptım
Ama gemilerimin kağıttan kaptanlarını unuttum
Bu yüzden hiçbir yere varmadılar
Kifayeti eksik kaldı cümlelerimin
İşte limansız olduğumdan aşkı iyi tanıyorum ben bayım
Bütün limansızlar aşkı iyi tanır
Babama bakın bayım
Ona iyi bakın
Ben aşkı ondan iyi tanıyanını görmedim ömrümde
Babam ki kaskatı bir adamdır
Annemin ölüsünü gözyaşlarıyla yıkadı
Tek ayağı aksamasına rağmen cenazesinde dimdik durdu
Çok şey öğrendim geçen bunca yılda
İnsanın, yaşının karesi kadar acısı oluyormuş
Kendini büyütürken onları da büyütüyormuş
Neyseki bazısını mezun ettim
Bazısına ayrı ev tuttum kendi başlarına yaşıyorlar artık
Belki de insanların ebeveynlik içgüdüsü acılarından geliyordur
Kim bilir
Çok dua ederdim çocukken biliyor musunuz
Acısını bildiğim herkesi ezberimde tutar
Gece yatmadan onlar için dua ederdim
Kendimi de en sona koyardım
Büyüyünce işimi şansa bırakır oldum
Diğerlerine de yalnız savaşlarında bol şans diledim
Şansıma şansım da yolum da hep açıktı
Ama şansı olanın aşkı olmuyormuş bayım
Tatil yerleri kadar kimsesiz geçti hep kışlarım
Hani sezonun bittiği o gün vardır ya
Bir gün evvel çok kalabalık olan o yerde
Şimdi bir sen bir de kuşlar kalmıştır
Ben hep o kuşlarlaydım işte bayım
Olsun
Kalabalıklar beni çok mutsuz ediyor zaten
Yalan hikayelerine çabuk kanıyor kalbim
Ben ki kendinde suç bulmaya çok meyilli bir insanım
Kalabalıklar beni hep bana düşürdü
Çocukluk alışkanlığı belki de bu bilemiyorum
Bazı alışkanlıklar kalıyor
Bazıları da temelli gidiyor
Mesela çocukken çalışan bir organım
Büyüyünce çalışmamaya başladı
Ve ben süt içmek zorunda kaldım
Ölmemek için
Beni yaşatmak için süt veren annemin bile ömrü bu kadar uzun olmadı
Süt içmediğim zamanlarda sık sık çay içtim
Ağlayınca içilmemeli çay ama bakın bunu da öğrendim
Tadı kaçıyor
Zaten bir şey gözyaşına bulandı mı hep tadı kaçıyor
Gözler de olmayanı anlıyor bayım
Gözlerimi devirmeye başladığımda kaybolmak istedim
Montum üstümde emanet dursun
İçinde küçücük kalayım istedim
Yatağım içine çöksün gömüleyim orada
Battaniyemin altında bir anda toz bulutu olayım istedim
Kaybolamadığımda uzaklara gitmek istedim bayım
Bazen de odamdan hiç çıkmak istemedim
Uzaklar bana gelsin dedim, olmadı
Evdeki hacimsizliğim büyüdü içimde
Hissettiğim hacimsizlik oranında büyüttüm çantamın hacmini
Mecbur yine uzaklarda kayboldum
Çantam ki benden büyüktür
İki insan hacmindedir ama onu hep yalnız taşıdım
Ruhum gibi ütüsüz ve buruşuk kıyafetlerle gezdim sokaklarda
Kıyafetler ki bayım sembolizmin bir ürünü değil
Ruhun bir tasviridir
Bu yüzden insanların kıyafetlerine hep bakarım ben
Kumaşlar aşkı tanır çünkü bayım
Çok şey öğrendim geçen yirmi üç yıl boyunca
Bildiğim şeylerin üstünde buz pateni yapmayı mesela
Karnım ağrısa da buzları okşadım
Sonra bir köşeye çekilip rezene çayı içtim
Çekildiğim köşelerde insanların yüzlerinden şiir topladım
Sonra oturup kitaplar yazdım
Kaç kitap oldu saymadım
Belki imza günümde birlikte sayarız
İmza günüme gelmesini istediğim ne kadar insan var biliyor musunuz bayım
Bazen diyorum ki keşke daha inançlı bir insan olsaydım
Cuma günleri ruhların dolaştığına inansaydım
Kesin cuma günü yapardım imza günümü
İşte geçen yirmi üç yılda bunu da öğrendim
Yaşarken olsun, ölürken olsun
Gidenin döneceği hiçbir dinde yazmıyor bayım
Ki kalp gideni de tanıyor inanır mısınız
Benim kalbim hep tanıdı
Da ben onu bir türlü tanımadım
Çok sayıda örgü ördüm geçen bunca yılda
Kendimi de düz ördüm
Ki düz örersem daha düz yaşarım sanıyordum
Olmadı kendimi rengarenk ve çeşit çeşit örgüler içinde buldum
Hiçbir gardıroba yakışmadım
Evim olmayan evimde evimdeymiş gibi hissetmeye çalıştım
Bazı günler öylesine yalnızdım öylesine yalnızdım ki
Yıldızlarla sohbet etmeye başladım
İsmimden olsa gerek yıldızlarla epey iyi anlaştım
Siz bir şeyi yalnızca 10 saat sevmek nedir bilir misiniz bayım
Sevgisizliğin ortasında sevgili kalmaya çalıştım
Hem içime hem dışıma kapandım sonra
Bazı günler sözlük kullanarak seviştim insanlarla
Bazı günler dilsiz gibi dolandım aralarında
Bazı günlerse dünyada bu dili konuşan bir benmişim gibi hissettim
Kimse de öğrenmek istemedi
Dilim benimle öldü bayım
Kaç kez dirildim biliyor musunuz geçen yirmi üç yılda
Kaç ölüme ve kaç doğuma şahitlik ettim
Nelere gebe kaldı içim
Neler doğurdum
Sayısız kere gözlerimi açtım dünyaya ve hiç ağlamadım
İnsanın açtığı göz kadar şiiri oluyormuş
Dizelerimin ucu olmadı
Ama ben hep uçlarda yaşadım
Ortası olmayandım
Bir çeşit olmayış oldu hayatım
Bu yüzden kalbim olmayacağı hep bilir bayım
Mesela uzatmak istediğim bir şiir bu benim
Ama kalbim bitir diyor
Söylenmek istenen her şey yazılmamalı
Zaten artık yazdıklarıyla mutlu bir şair değilim bayım