Ve kalbinin sana fısıldadıklarına aldanıyorsun. Her seferinde duymak istenileni söylemez kalp, yeri geldiğinde bize doğru gelen şeyleri nasıl sindirip kabulleniyorsak, kalbimizi gönül rahatlığıyla dinliyorsak aksi meydana geldiğinde de aynı performansı sergilemek zorundayız. Sonuçta bizi biz yapan şeylerden biri hislerimizdir, her ne kadar bazen bu hisler bizi başkalaştırsa da mantığımızı kullanmaktan mahrum bıraksa da ve bizi gerçeklikten koparsa da bunların hepsi biziz.
Her zaman mantıkla hareket etmek olmamalı yaşamak, gerektiği zaman yanlışımızı yaparız, gidilmemesi gereken yollardan gideriz, yanlış insanlar alırız hayatımıza ama hepsini biz yaparız. Hepsi kendi kararımız, kendi hislerimiz ve kendi düşüncelerimizdir. Bu noktada evet, kalbimize aldanmış ve yenik düşmüş oluyoruz ama öldürmeyen darbe güçlendirir ne de olsa.
Eylemlerimizden, düşüncelerimizden, verdiğimiz kararlardan yakınmak yerine bunları bir köşede saklayıp tecrübe sayarak şimdiye odaklanmak ve pişmanlıklarımızın yerini “iyi ki”lere bırakmak için çabalamalıyız. İşte o zaman kalbimiz bize “Sen busun.” diye fısıldadığında bunu en içten şekilde kabul edebiliriz.