Öğlen bin yıl yol aldım, sonra döndüm yüzümü bir bin daha alıp başladığım noktaya tekrar döndüm. Akif Abi'ye uğradık ve dua ettik. Sonra tevafuk ki oradan sura geçince oturduğum yer de Akif Parkı'ymış. Düşün on dokuz sene hayat sürdüğün şehirde ne kendinden ne şehirden haberin varmış. Yavaş yavaş oturuyor bin yıllar yerine. Sonra bir kalkış daha ve güneşten evvel doğuş ve akbil sesi, yola koyuluş sonra... Sonra İstanbul. Ana kara mı adalar mı boğazla vapur mu bilemezsin, kurmadan çıkacaksın ve yolun nereye çağırıyorsa seni oraya gidip oturacaksın.


İşte böyle bugünün serüveni, ne fazla... Fazla değil ama eksik. Eksik yani yarım. Düşünceler dolusu otobüs. Ve bir sokak arasında oturmuş dalmışlıkla kaleme alışlar.

~25/07/11