hepimiz ailelerimizin "senin iyiliğin için diyorum/yapıyorum." "ben sizin için bunu bunu yaptım." "senden hiçbir şey olmaz." "o kendi halleder." "burası benim evim, kendi evinizde yaparsınız." "falancanın kızı oğlu şöyleymiş." kalıplarıyla sırtımıza yüklenen her şeyi kapıların ardında bırakıp çıkacağız o evlerden. göz kamaştıracak kadar parlak kanatlar takıp gökyüzüne uçacağız. gittiğimizde yalnızca ışığımız kalacak akıllarında. ebeveyn olmanın altına saklanarak bütün aşağılık komplekslerini üstünüzden gidermeye çalışan yetişkinleri bizi ağlattıkları evlerde bir başlarına bırakacağız. zamanında görmedikleri, buna dayanarak bizden de esirgedikleri sevgiyi biz başkalarını sevince anlayacaklar. 

kendi çocuklarımıza sevmeyi öğreteceğiz, birey olabileceklerini, anne babalarıyız diye onlara sahip olmadığımızı öğreteceğiz. sarılmaya ihtiyaç duyduklarında birini aramamalarını sağlayacağız. çaresiz kaldıkları şeyleri bir başlarına odalarında çözmeleri gerekmeyecek. o kadar iyi bilecekler ki bunu ben burdayım dememize bile gerek kalmayacak. kendimizi çocuklarımız üzerinden kutsamayacağız.

"yuva" adı altında başımıza kakılan her şeye göz yumduğumuz bu evler birer yara değil yalnızca bizim kalbimizi oluşturduğumuz yerler olarak kalacak. bizde bıraktıkları izleri silkeleyip çıkacağız yola. elbet bir gün anne ve babalar yalnızca bizi hayata getirmiş oldukları gerçeğiyle baş başa kalacaklar. bizim koşulsuz sevgimizin onlara verdiği tüm haddi birgün ellerinden alacağız.