A kind of depression: “hook”


“Sometimes my soul is a bit of a "hooker". Sometimes, during pre-depression periods, my soul creates a "hook" by forging the doubt in a triggering event with the emotional chaos created by the event, and stabs this "hook" in my mind while I have not yet been able to understand my feelings in this chaos.”


——————————————————


Kendimle bir konuda çok cebelleşirsem ve durmam gerektiği yeri bilmezsem, tıpkı 2 inatçı geyiğin boynuzlarıyla giriştiği mücadelenin sonunda olduğu gibi birbirimize perçinleniyoruz, ya ikimiz ya da birimiz ölecek ancak birimizin öldüğü durumda, kim ayakta kalacak; ben mi yoksa cebelleştiğim ben mi? Ve komiktir ki 2 durumda da artık tartıştığımız konunun bir önemi kalmıyor çünkü her zamanki şeye dönüşüyor mevzu: Ben ve cebelleştiğim benler arasındaki herhangi bir kavganın olması…


Dün, aslında bu hafta sürekli düşündüğüm ancak istediğim zaman onlardan kurtulabildiğim, halledilmesi gereken ama bulanık olan düşünceler dışında, güne normal başlamıştım. Ancak gün gidişatı gereği (klinikte) “beni ben yapan şeyler” olarak adlandırdığım şeyleri bir türlü yapamadım ve boş geçti. Hasta yoğunluğu azaldıktan sonra mesai sonuna doğru yaklaştıkça aslında 1.5-2 saat boş vaktim vardı (hasta gelmedi) ancak son işlemde aklıma bir şey takıldı ve ve bu şüpheye dönüştü. 


İşte bu noktada, bu hafta kafamda cirit atan ve halen halledip netleştiremediğim bulanık düşünceler, fırsat buldu ve şüpheye oynayıp onu büyüttüler, bulanıklığın yarattığı gerginlikle şekillendirdiler ve bir “KANCA”ya dönüştürüp zihnime sapladılar: DEPRESYONUN BAŞKA BİR ÇEŞİDİ.


Bu “kanca”, zihnimde saplandığı yerde bir yırtık açıyor ve bu yırtıktan doğan bir “boşluk” tüm benliğimi istila ediyor, sarıp sarmalıyor. Ne zaman bakışlarımı bu şüpheden başka yere çekmeye çalışsam, bu “kanca”anın zihnime saplandığı yerden sürüklenerek açtığı yarık genişliyor ve içime doğan boşluk daha güçleniyordu. Yani kafamı bu şüpheden başka bir yere çevirmek istiyorum ancak bu canımı acıtıyor ve yapamıyorum; ve buradaki “canımı acıtıyor” aslında “can sıkıtısı—>can sıkkınlığı—>sıkışmışlık/bunamışlık” tarzında bir şey çünkü sanki çaresizliğin de güçlendirdiği bu boşluk, ben zihnimi kurtarmaya çalıştıkça öyle bir büyüyor ki sanki içimdeki faydalı tüm boşlukları sıkıştırıyor, onların alanını çalıyor ve en sonunda… sanki nefes aldığımda nefesimin içimde gideceği bir yer kalmamasından dolayı boğuluyormuş gibi hissediyorum, sürekli derin nefes çekiyor ve sürekli “hof”luyorum, derin şekilde. Bazen cidden boğuluyormuş gibi hissediyorum. 


——————————————————

(Not, Giriş metni çevirisi: “Bazen ruhum biraz "fahişe" oluyor. Bazen pre depresyon süreçlerindeyken ruhum yaşadığım tetikleyici bir olaydaki şüpheyi olayın yarattığı duygusal kaosla döverek bir "kanca" yaratıyor ve bu olayın yarattığı duygusal kaosta henüz duygularımı anlayamamışken zihnime bu "kanca"yı saplıyor.”)