Nasıl ifade edilebilirdi ki bu kana bulanmış opak düşünceler

Işığın her zerresinden uzaklaşmış, kendi karanlığına diz çökmüştü çoktan

Her defasında ,gafil yakalanmış bir avın çaresizliğine bürünürdü

Gözlerdeki yaşamın ölümü ve dildeki son acı iniltisi korkuturdu etraftakileri

Neye benzerdi peki?

Evinde de olsan çekilen gurbet miydi

Hiç varılmayacak olana duyulan özlem miydi

Sürülmüş mahkuma sunulan yaşamsız yeni bir ülke miydi

Yakılmış köyün üstünde tüten duman, diğer evlerede sıçramayı bekleyen ateş miydi

Bir yahudinin aleve verilmiş bedeni miydi

Bir kürdün çalınmış kimliği miydi

Hristiyanlığın içindeki mezhep savaşı, bir protestanın inancı mıydı

Kabilin kardeşine olan kini miydi

Adem'in nefsi,elmadan aldığı ilk ısırık mıydı

Bir kölenin ezilmiş kişiliği, sahibesinin kibri miydi

Ahlaksız bir toplumun ahlak seviciliği miydi

İnsanlığın yaşamın anlamını bulabilmesi için izlemesi gereken yol gibi bir şey miydi

Bunlar değilse neydi

Olsa olsa yalnızlıktı kanlı opak düşünceler

Boy gösteren bir tin sancısıydı

Hiç güldürmeyen bir komedya,

Müziğin acımtırak melodileriydi ,kulağı saran ve yüreği sarsan

Herkesten sakınılmalıydı,her şeyden soyutlanmalıydı

Kerpiçten yapılmış bir köy okulun duvarlarına anlatılmalıydı bu yalnızlık belki de

Bir sübyanın gözyaşlarında gizlenmeliydi

Bir ananın varis çorabında saklanmalıydı

Babanın nasırlı elleriyle dövülmeliydi

Şizofrenin en karmaşık düşüncesi haline gelmeliydi

Bir kimsesizin kimsesi ,

Bir kaçakçının mayınlar arasında dolandırdığı katırı kadar ölümle içi içe olmalıydı

Bir çantaya sokuşturup hiç ayırmamalıydı yanından

Tabancanın son mermisi olmalıydı

Tabanca sen ,mermi yalnızlıktı yani

Hangi yükleme sığdırılabilirdi ki bu koskoca yalnızlık

Hangi sıfat güzelleştirebilirdi bunu

Öyle uzun , öyle betimlenemezdi