Dokunma bana!

Parmakuçların neşter çünkü.

Vücudumun hangi santimetresine dokunsan

Dikiş tutmayan yaralar açıyorsun.

Bu beden taşıdığı ruha endeksli 

Ve, dokunduğun her bir zerremde

Soyutluğumdan kanlar boşalıyor litre litre.

Çok kanıyorum ben.

Çok çabuk kanıyorum

Görmüyor insanlar beni

Beni görmüyor insanlar.

Ah canım insanlar görseniz ya beni

O dokunduğunda ruhumdan akan kanı görseniz.

Sen bana dokunma!

Parmakuçların dikiş tutmaz çünkü.

Sen bilir misin ki dikiş tutmazın ne demek olduğunu?

Onu git ve bir sokak serserisine sor.

Bende açabileceğin derin kesiklerden

Hiç haberin olmaz senin.

Dikiş tutmaz nedir bilmeden.

Dokunma bana! 

Senin ellerin yeni yaralara teşne çünkü.

Sen iyisi mi siyanürlü bir çay demle bana

Sessizce katık edip sigaramla 

Sancısız bir sıvı gezdireyim damarlarımda.

İlk defa sana hiçte benzemeyen

Bir azraili bekleyeyim

Dokunma tabutuma, yakıyorsun

Dokunma toprağıma, kurutuyorsun

Sen, dokunma bana.

Kırıyor, acıtıyorsun.

Artık anla.

Ve şimdi git, hiçbir şeye dokunmadan 

Hiçbir şeyde dahi kalmasın parmaklarının izi

Kapı kolumu, masamı, kitaplarımı, odamı, sandalye üzerinde sarkan hırkamı

Daha fazla kanatmadan

Ve şimdi git, hiçbir şeye dokunmadan