Kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini."


—Arthur Rimbaud

...

Sadece ölüm gerçektir. Kendimi ne kadar yaşamın içine karıştırmaya çalışsam da, ölüm bütün hareketime galip geliyor, mutluluğu ve gülücükleri yadsıyorum. Yaşamdan hiçbir şey ummamayı seçiyorum; bu seçim de benim değil tabii, hiçbir seçim bize ait değildir. Bunu biliyorum. 

Ölümden de bir şey ummuyorum. Ne ödül ne de ceza, hissederek sürdürdüğüm hayatıma üstün gelebilir. Zaten hiçbir son bizi mutlu etsin ya da etmesin umduğumuz gibi yaşanmaz. Hayattaki her şey şüpheli, keşke hissetmeseydim. Ruhumu zamana bıraksam bir bitki değilim ki endişe etmeden durayım, gökyüzüne herhangi bir hayvan gibi boş bakışlarım yok benim. Ölmek ve bir daha olmamak kelimeleri aynı değildir. Bunu ölmeden bulunduğum her saniyede yeniden anladım. Gülünecek çok şey olsa da hatta onlara cevap da versem sırıtarak; aklımdaki gerçek bana gülünecek hiçbir şey yok diyor. Hiçbir yeni şeye başlıyamıyorum. Hiçbir söz beni harekete geçirmiyor sadece huzursuz bir bekleyişim kendi içimde. Her şeyi bekliyorum fakat yerim belli değil, çünkü buradayım dediğim yerde çok fazla kalmıyorum. Her gün aynı şeyleri yapıyor olsam dahi aklım her saniye değişiyor, beni hiç susmadan yüzlerce gün boyunca konuşmuşum gibi yoruyor. Susmuyor içimdeki huzursuz ağız. Kendimi dışarıdan izleyebilmekten yorgunum, iyi ki uyku var, iyi ki biraz olsun ölebiliyorum orada; biraz olsun yaşamın kuşku dolu yoğunluğundan kurtulabiliyorum. Ölümde trajik ve dramatik olan hiçbir şey yok; eğer ölümsüzlük olsaydı ve arada bir kazara anlayamadığımız ölümler yaşansaydı ancak o zaman ölüm dramatikleşir ve trajik bir unsur haline gelirdi. Ancak o zaman şansızlık diyebilirdik ona. Hüzünle dolanıyorum bahçemde, hüzünle ekiyorum melankolinin meyvelerini toprağıma. Hiçbir şeyi romantikleştirmiyorum, romantikleştirilen her şey bana ölüm döşeğindeki ya da çocuğu ölmüş birinin yanında sipagettiyi şapırdatarak yemek gibi geliyor. Gülerek sen de yesene diyorlar. Sadece ölümün anlamı bizi çevrelemiştir; ona yakın ya da ondan çok uzakta düşünürüz, bazen korkarak ve düşünmemek için onu unuturuz fakat o yok sayılamayacak tek şeydir, onun dışında her şey şüphelidir doğmak dahi. Çünkü doğan bir insanın yaşayacağı kuşkuludur fakat bir gün öleceği kesindir.