"Anlatmama yeterli olmuyor düşündüklerim. Zorundayım buna. Ne kötü bir varoluş özgürlüğüm gidiyor hırslarımla büyüttüğüm pençelerimden. Mahzenlerin üstü daha karanlıkta ama daha karanlık olamazdı nefes aldığımız bir ışıktan. İçimdeki sesin melodileri bana güzel gelsin diye onu telli bir rüyaya inandırmak bir ozan için hiç zor değildi. Karanlıkta görmek aşktı aydınlık ise bizi sevgiye mahkum ederdi." Etrafa aforizma saçarak rüyasında düşüncelere dalıyordu. Bir sağa bir sola bakıyordu çarpışıyordu bütün fikirler. Kaza yapıyordu hayallerinde. Uyandığında ise ölü gibiydi. Oysa rüyalarında söylediği aforizmalar ne kadar coşkulu ne kadar vurguluydu. Bağırıyordu etrafa sürekli fakat uyandığında hatırlamıyordu hiçbir şey yeni doğmuş bir bebek misali. Hem ölü hem de bir bebek hiç ortası olmayan bir insandı.
-Hayret hiç te öyle birisi değildi. Ne kadar oldu evden taşınalı?
-İki üç gün önce alıp götürdü ailesi.
-Kirayı mı ödemiyordu?
-Ödüyordu da geldiler işte başka şehre gideceklermiş. Yeni hayat kuracaklarmış.
-Aman hayatın manzarası mı değişiyor? oturun işte kiranızda ne bu yuva bulma çabası. Çocuk hasta olmasın?
-Yok ya iyiydi.
-Giden gidiyor işte. Biz kaldık kapının önünde