Kapısı kitlenmeyen, camı zor zar kapanan her tarafı örümcek ağı kaplı bir oda. Unutulmuş bir adam.Her gece içmekten gözleri kan çanağına dönmüş, aynadaki yansımasından korkar olmuş... Gün ışığına tahammül edemez hale gelmişim. Dağınık bir masanın karşısında saatlerce oturuyorum. Masadan daha dağınık benliğimle. Kim olduğumu unutuyorum. Ben hiç bir şeyi unutmazdım. Uzun uzun ellerimi izlerken yakalıyorum kendimi. Sağ elimin yüzük parmağından uzun süre ayıramıyorum gözlerimi. Sonra ellerimdeki yaralar. Sanki ilk defa görmüşüm gibi inceliyorum tek tek. Utanıyorum ellerimden. Dudağımdaki buruk tebessümden utanıyorum. İrkilip hayata dönmeye çalışıyorum. Gözlerimi kapalı tutmaya çalışıp boylu boyunca yatağa uzanmak istiyorum sadece. Eğer kapatmazsam gözlerimi aynadaki aksimle karşılaşırım. Gerçekten kendisi çok aksi. İnkar etmemek lazım yetenekli. Beni esir almayı iyi biliyor.Hele gözlerini gözlerime kitlediği zaman kendimi alamıyorum. Çok şey anlatıyor çok şeyi hatırlatıyor bana. O yüzden görmezden gelmem lazım. Açmamam lazım gözlerimi. Yatağa uzanıp uzun uzun tavanı izlemek daha keyifli geliyor son zamanlarda. O zaman da düşünüyorum o zaman da canım yanıyor, olsun. Rutubetli bir tavanda örümcek ağlarını izlemek çoğu şeyden daha keyifli geliyor. Özellikle sarhoş olduğumda. Keşke kapım kilitlense.O zaman dışarıdan gelen ayak sesleri tedirgin etmezdi. Tamamen sessizlik çökene kadar beklemek zorunda kalmazdım. Etraftan gelen sesler odaklanmama engel oluyorlar. Benim odaklanıp kararlar vermem lazım. Kaybettiğim kendimi bulmam lazım. Psikoloğun birine kendimi çok özledim demiştim. İlk başta anlamazlıktan geldi. Biliyorum daha çok detaya hakim olmak istediği için anlamazlıktan geldi. Ben de daha çok detay vermiştim. Ama yine anlamazlıktan geldi. Sonra anladım ki hakikaten anlamamış. Çaba sarf etmeye değmez ben de anlamıyorum, dedim gözlerimle. Bu örümcek ağını ilk defa görüyorum. Yeni bir misafirim var herhalde. Çok iyi bir ev sahibiyim ben, kafamın içi örümcek ağlarıyla dolu. Oradan biliyorum. Ama enteresan bir şekilde benim örümcek ağlarımın hepsi bir yere bağlı. Bu tavandakiler neden ayrı ayrı? Kapısı kilitlenmeyen bir odada olmanın kötü yanlarından birisi bu herhalde. Kendi sorduğun soruya kendin cevap vermek. Zaten benden başkası böyle bir soruyu ciddiye almaz. Çoğu bundan habersiz ama sorduğum soru da benden başkasını pek ciddiye almaz. Verdiği cevaptatmin edici olsa bile pek ciddiye alınmaz. Kendi bildiğini okur. Saçma sapan sorulara anlam yüklemek de çok anlamsız ve yorucu. Keşke yağmur yağsa. Penceremi açsam. Dışardan gelen toprak kokusu biraz odama dolsa. Ben de böylece rutubet kokusunu biraz bastırmış olsam. Yağmur yağdığında çok romantik oluyor benim sokaklarım. Kimse ıslanmadan hem de. Benim sokaklarımdan kimse geçmez aslında. Birkaç başıbozuk sarhoştan başka.