Sevgili Çiçek'im

Gözyaşlarıma sessizliğe bu anlamsız kalabalığa rağmen yalnızlık beni ürkütmüyor. Yine de çok özlüyorum seni, eski günleri, eski beni ve zamanı. Yitip giden eski şen halimi,kahkahalarımı. Kabullenmek üzerine eksikler olurdu adı bir kitap yazsaydım tam şu anda çünkü biliyorum atlatmış olsam bile gelecekte tamamı okunduğunda oturup o anda ilk defa yaşıyormuş gibi tekrar ağlardım.


Eskiden inandığın sürece her şey değişebilir veya ilerlemese de görmezden gelinmese de ilerlenir derdim yapar eder bir yolunu buluruzlar sanırımlara ve keşkelere yerini bıraktı. Bu kuyudan çıkmanın tam da zamanı kendim için bu kızı büyütmek için ve çiçeğim senin için yokluğuna rağmen varsın diye.


Beni mutlu gör, görebiliyorsan eğer.


Özlemlerim avuçlarıma sığmıyor hala. Zaman ıpıssız bir kuytuda kalanları savuruyorken kalabalıklar arasında da yokluğunu belli ediyorken kalbim ve zihnim bir olmuş ince yağan karı pencerede izliyor ve bu gezegeni , kör kuyunun çıkmaz saatlerini, birlikte anlamlandırmaya çalışıyorduk. Tüm birikimlerim sabahında güneşi görünce hemencecik eriyen, gece boyunca varlığını göstermek için inatla çabalayan, kar gibi birkaç saatte yitip gitti. Sonra saatler geçti güneş gitti hava kararlı duvarlar soğudukça kalbim buza dönüştü ve zihnim buz tutan yollar gibi tekinsizdi.


Mart ayında iki sene olacak. Zamanın hızla ilerleyişi gidişinizi de hızlandırdı alışma sürecini de ama acısı hala çok fazla. Sizi çok özlüyorum. Hayatımdan iki canlıyı bu kadar hızlı götüren yıl ile biriktirdiğim her şeyi bırakmışım yine. Iki sene olacak ama hala tuhaf geliyor.Sizin için nasil bilmiyorum ama ne kazandıysam beni rahatlatacak hep büyük kayıplar üzerine oldu. Kazandıklarıma sevinemedim. Maddi edindiğim hiçbir şeye oturup sevinemedim kalbimin acısından. Edindiğim bağlar da böyle oldu yıllar içinde. Kapıyı göstermeyi ve dinlemeyi biliyorum sadece.


Insanlar yakından uzağa o kadar kötü ki bunu son beş senede kavrayamayacak dereceye geldim. Birini dinlemek bile kendisine beyaz bir pencere açmasına, çiçek açmasına, çiçek sulamasına yardımcı olabiliyorken tüm bu süreçte para diye diye sağlığında insan sömürüp hastalığında da çöpe atmayı düşünen ebeveynlerini sömüren çocukların yetiştirdikleri yetişkin çocuklarına kendi ebeveynlerinin yaşayamadığı hayatı çocuklarına sunduklarını (ebeveynleri sayesinde) unutan kağıt üstünde eğitim almış cahil ahlaksız şeref yoksunu birer insan olduklarını ve bizim de bunlarla uzaktan tanışıyor olmamız utanç verici. Merakla düşünüyorum her defasında eğitimsizle eğitim almış versiyonu da böyleyse eğitim kişiye ne katıyor? Karakter değil herhalde öyleyse. Kişiyi mesleğinden ayrı tutmak gerekiyor. İnsanlık ne kadar ilerleyecek ve neden ilerliyormuş ya da ilerlemiş gibi gösteriyorlar? Bunlar kim ve amaçları ne? Birbirinin yanından geçen ve asla birbirine dokunamayan şey insanlık mıdır günümüzde? Merak ediyorum tüm bu eğitim bir yere varmıyorsa neden öyle gösteriliyor? İnsan davranışları ele alınsa bile ilerlemeyen tek şey insan. Kabuklar pencereler binalar tarih kitapları gördüğümüz her şey değişiyor gelişiyor kendini tekrarlıyor. İnsan değişim demek ama insanlık kışın yaz domatesi tadı aramak gibi bi şey ya da gözünü kapatıp yaslanabileceğin omzun,varlığıyla ve yokluğuyla bile, hiç zarar görmemesi ve sana zarar vermemesi kadar imkansız bir şey. Bu sene henüz buraya hiç yağmayan kar gibi anlayacağınız insanlık. Öyle işte bekliyoruz bir gözümüz pencerede. Yine de abartmayalım Orhan Pamuk'un Kar adlı kitabında geçer yerdeki kadar kar beklemiyoruz. Makul olana razıyız nihayetinde aklın yolu bir olduğu zamanlar hala var.



Benim korkunç huyumdan biri de asla olmayacak olanı düşünmek olmayacak olduğunu bildiğim halde bunları vefat ettiklerini bildiklerime(bazen bir ağaca yerdeki koparılmış çiçeğe,kafesteki kuşa) kurgulayıp kısaca yaşayamayacağını bildiğim hayatları olup vefat eden insanlar hakkında bu konuda empati kurup kurgu bir şeylere çok üzülmek. Yaşayamayacak olmalarına ve hayatta olmamalarına çok üzülmek sanki yakınımlarmış gibi yas tutmak uzun süre, birkaç yıl belki de ara ara üzülmek. Uzun sure empati kurup kahrolmak.Eskiden aniden kaybettiğim tek bir yakınım hakkında düşünürdüm bunu. Hmm 2017,2018'de de empati kurardım ama 2018'in ortaları ve 2019'da bu çok arttı. Bu kurgu hikayeler için yas tuttuğumu sonra fark ettim.Daha önce böyle bir şey duymamıştım(duyan yapam varsa dinlemek isterim). Çiçeğim gidince gerçek yas sürecinde anladım. Tüm kurgularda gözlerim doluyor.