Boşlukta dolanıyorsun, sanki bir atomun içindeki devasa boşluğun derinlerindesin. Son derece yoğun olan bu yerde elektronlar bir oraya bir buraya zıplıyor.


Uzaktaki bir yıldız kendi kütlesini daha fazla kaldıramıyor. Güneş’ten beş kat daha cüsseli olan bu akıl almaz şey yolun sonuna geldiğinden kendi içine doğru çökmeye başlıyor.


Uzay zamanda dolanıyorsun, geçmişte şimdide ve gelecekte. Geçmişin belki onun gibi oldukça parlaktı. Geleceğinse bir o kadar karanlık olduğunu asla fark etmiyorsun.


O, kütle çekimin gücüne karşı gelemedi ve kendi ağırlığı altında ezilip büzüldü. Sonunda bir zamanlar etrafına yaydığı tüm ışığı şimdilerde sömürmeye çalışan bir kara delik, ne romantik bir trajedi! Geçmişle geleceğin böylesi farklı uçlarda oluşunun garipliği zihni zorluyor. Şimdi eski ışıltılı hâlinden daha güçlü ve tehlikeli çünkü zarar görecek bir kütlesi kalmadı. Sonsuz yoğunluklu bir tekillik hâlinde üstüne yetmezmiş gibi her şeyi kendine doğru çekiyor. Çekiyor ve hüpleterek yok ediyor.


İnsan zihni böyle bir yoğunluğa ulaşabilir mi dersin? Kim bilir kara deliğin içinde ne fikirler vardır?


Uzay zamanın dehlizinde sürüklenen düşünceler ondan kaçabilmek için uğraşıyor. Ona yakalanmak sömürülmek demek çünkü. Işığının sömürülmesi, düşüncelerinin ve umutlarının sömürülmesi demek.


Sahi, insan ondan nasıl kaçabilir ki? Eninde sonunda ona yakalanacaksa uzayda süzülmenin manası nedir Yörüngeden yörüngeye savrulup sürekli biçimde kütle çekimine maruz kalmak insanı nihayetinde onun karanlık denizine düşürmeyecek midir?


Işığının bükülmesinden korkuyorsun, konumun belli zannediyorsun ama ışığın bükülüyor, gerçekte olduğun yerin uzağındasın. Seni olduğunu sandığın yerden farklı bir yerde görüyorlar. Gerçek olan hangisi bilinmiyor. Yalnızca güneş tutulması sırasında gerçekten nerede olduğunu görebilirsin. Ne yazık ki gerçekte nerede olduğunun da bir önemi yok. Delik bunu asla umursamıyor.


O, eninde sonunda kendine çekiyor her şeyi. Kıvrılıyorsun, uzuyorsun ve hiçbir şey anlamadan içeri doğru giriyorsun bir daha çıkamamak üzere.


Sonra tıpkı onun gibi kendi içine çöküyorsun ve senden sonrakiler geliyor.