Sayrılığımı koyverip kara sükûnetin değişmez yazgısına
Görelilik teoremine soluk verdim avuçlarım içre avuçlarında
Sonra parmaklarımdan dudaklarımı izleyen yokuşlu yollara çemberler çizdim
Ey benim aynada titreyen ürkek aksımı dikizleyen kör gözlerim
Çalıkça uyluklarımdan atıştıran kıvancı etime koza belleyerek
Ertelenmiş susmaların, koparılmaya geç kalınmış naraların
Bedelini orada, ayakta, yelden boşanan kanlarla ödedim
Ey benim bir söküğe yama olamamış biçare gençliğim