Gözlerimde bir perde var ve biliyorum ki artık görmek gözün bir işlevinden öteye geçemiyor. Ancak zihnim gerçeğin farkında. Bu farkında olma hali gözlerimi yaşartarak her ne kadar da beni uyandırmaya çalışsa da nafile. Çünkü aynaya baktığımda sahip olduğum duyularım farklı bir adam olduğumu anlamak için çoktan körelmiş durumda. Anlık zevkler ve günahların boyunduruğu altında yaşayan bir vatandaşım. Herhangi bir duygusal özgürlük bana ait değil. Bulunduğum yerde yalnızca ıstırap var ve korkularım bir yön gösterici değil. Yalnızca kayboluşumu arzulayan manipülatif çağrılardan ibaret. Kimim ben kendime ve etrafımdakilere? Bütün bu sorgulayışın temelinde bir cevap yatmıyor. Yatsa bile toprağın altında kayboluyor, herhangi bir iz bırakmadan toprağa karışıyor. Sonu görebilmek yeterli değil ve sonu anlayabilmek için çok geç. Biliyorum ki hiçbir su arındırmayacak beni günahlarımdan. Zamanla kirlerim paslandıracak beni bu dünyadan. Pul pul döküleceğim ve bir karahindibanın rüzgarda kaybolacağı yaştayım. Ancak geriye hiçbir tohum bırakmayacağım. Yitip giden herhangi bir düşünce olacağım. Biliyorum... Gözlerimde bir perde var ve görmek gözün bir işlevinden öteye geçemiyor.