Kırık aynalar, bayat çaylar, nefesimi kesen anlar… Suyun tadı mı ekşi, biz mi eskidik? Zamanımı bölüyorum! Karton bardaklar, buzdan kalpler, plansız vedalar ve döngü… Dönmeyen, evinin yolunu bilmeyen çıkmaz sokaklar. Ah var! Şuramda veya kafamın ucunda, kaburgamda belki de buruk gülümsemende. Sırtımı dönüyorum sana, sarılsana. Yok. Yokluk, yok! Boşluk, yok! Safları sıklaştırdım, zaafları yedim. İşte tam şimdi, sessiz adımlarla dönüyorum hüzün bahçelerine. Çiçekler ektim, suladım, büyüttüm, zehirlendim. Gelen sen miydin?