Ayaklarının bastığı her yerde belirgin bir hüzün

Hangi çiçeğe dokunsan kokusu kesilir

Bir yeşil tomurcuk bitmez bağrında

Ne berrak bir suyun var ne verimli bir karış toprağın

İnsanın içini kurutur ellerin.

Ne körlük ki sokağındayım

Bu ne güçtür ki istemeden kapını araladım, ellerine uzandım, 

En korkunç yerinden sarılır gibi bir canavara

Nasıl dokundum çatlamış avuçlarına bereket umarak

Çürütüyorsun parmak uçlarımdan başlayarak

İçimin ne kadar rengi varsa hırpalayarak

Ruhumu karanlığına çekiyorsun

Oysa ne cömert bakıyor gözlerin 

Ne güvenli sarıyor çürüttüğün herşeyi

Kızgın demirden derman misal. 

Sen ki kötülükle yoğrulmuş olan, 

Nicedir saklanan kıyamete denksin

Öylesine yabancı bir tattasın ki

Olmaz yere iyi ki diyesi geliyor insanın.

Ne olursa olsun diyesi.

Hiçlik dedim. Dilimde sır gibi tuttuğum utanmaz bir tereddüt

Sır edip büyüttüğüm bu merak...

Yok benim ar edeceğim

Binbir telkini yük edindim de senden gizleyeceğim 

Ne korkumu asarım suratıma ne endişelerimi

Bugün bu kuyuya bir de ben düşeceğim.

Kuyu dibi kör karanlık,

İçim ölümcül merak.