Yine dışarıdan gelen seslere aşinayım bu gece

Ne dolu, ne de yağmur

Karanlık yağıyor alabildiğince

Ağır, yorgun, koyu bir karanlık


Açmaya korkuyorum tahta penceremi

Doluyor odama kokusu

Benzemiyor toprak kokusuna

Benzememeli de


Çekmeye korkuyorum sararmış perdemi

Bakamıyorum dışarı

Hala çıkamadığım geçmişimi

Fısıldıyor gözlerime anıları

En kadim destandaki mısraları

Mırıldıyor, mırıldıyor hiç durmadan

Gece yastığa koyduktan sonra başımı

Hep aynı soruyu soruyor

"Işık mı kazanacak, karanlık mı?"


Her şeyden önce karanlık vardı

Hala karanlık yağıyor üzerime

Bunda bir şüphe var mı?

Ya her şeyin başındayım

Ya da ışığım kaybetti savaşı

Ama her türlü karanlıktayım

Titriyorum altında

Penceremin boşluklarından sızan ayazı

Kaplıyor tüm kemiklerimi

Söndürüyor kalbimi

Geçmişinde yaşayan her fâni gibi

Geleceğim giyiyor üstüne karanlığı

Kesiyor dışarıdan gelen sesleri


Artık geriye kalan tek şey karanlık

Dokunuyor üstüme

Kaba, bitkin, yürek donduran elleri

Duyamıyorum artık sesleri

Bir parıltı dahi okşamıyor bu gözleri

Geriye kalan tek şey karanlık

Sessiz, saf, huzur dolu bir

Karanlık...