“Karanlığın Taneleri / Bir Film Üzerine 17 Çeşitleme” adlı kitap “Paramparça Aşklar Köpekler”, orijinal adıyla “AmoresPeros” filmi üzerine 17 yazarın incelemesinden oluşuyor. Filmi ilk izlediğimde zifiri karanlık. El yordamıyla karanlıkta taneleri arıyorum. Bütün duyuları harekete geçiren bir körlükle kokluyor, tadıyor, parmak uçlarımla yokluyorum. Her bir karakteri görmeye zorluyorum kendimi. Bakıyorum, fakat henüz her şey siluet, net göremiyorum. fareler gibi şüphe, aşağılık kompleksi, hırs kemiriyor beynimizi. Bu noktada her şeye rağmen yaşamaya çalışıyorlar. Vicdanı ile hesaplaşıp olan bitene rağmen umuda sarılarak kötücül olanı terk etmek seçim olabilir. El Chivo kirli tırnakları, pis saçları, kokuşmuş kıyafetlerini ve pişman yüzünü sakladığı sakalını keserek pir-ü-pak işlediği cinayetlerden, yaptığı seçimden duyduğu acıdan aklıyor kendisini. İki kardeşe Habil ve Kabil diyerek ilahi bir adalet sunarcasına ortada bir silahla başbaşa bıraktığı sahnede yüzünde kendisini affetme ve affettirme umudunu görüyoruz. Tanrı’yı oynuyor. 

Sınıfsal farklılıkların hatta hangi ülke vatandaşı olduğumuzun insana dair duygular üzerinde pek etkisi olmuyor. Dürtü hepimiz için aynı, hayatta kalacağız ne olursa olsun, kazmaya devam edeceğiz ölene kadar. Filmin orijinal adı Aşk Köpekliktir. İnsan aşk uğruna köpekleşebilir. Bazen sadece su ya da yemek için hatta daha keyfi sessizlik, uyku için komşunun köpeğini öldürerek köpekleşebilir. Filmin başından sonuna eşlik eden Cofi’nin başına gelenleri izlerken, sessiz, sakin hatta gözüme hantal ve sevimli gelen hali, söz konusu yaşamı olduğunda hayatta kalma dürtüsüyle nasıl da vahşi bir canavara dönüşüyor. Tıpkı insanlar gibi. Bence Türkçe adı filmi daha iyi ifade ediyor. Ya da orijinal dile hakim olmadığım için böyle düşünüyorum. 

Hakan Günday’ın kitaptaki yazısından: “İnsana inanan sadece köpekler kaldı. Aşklar ve köpekler. Sadece bu ikisi katlanabilir insanın gaddarlığına.”

Güneş doğuyor ya da batıyor olabilir. El Chivo ve Cofi ile yürüyorum. Benim sahnemde hafif bir yağmur var, hani köpek ıslatan dedikleri. Yağmurla birlikte tane tane dökülüyor önüme kan, ter, gözyaşı, umut… Kaybettiklerimi ve aslında kim olduğumu düşünüyorum.

Kitabı derleyen Tarhan Gürhan’a teşekkür ederim. Bizi olay yerine bu kadar etkileyici şekilde dahil ettiği için.

Zeynep Yıldız