''suçun doğası iyiyi içerir mi? ya da tamamıyla kötü müdür? suç, hayatta bir turnusol kağıdı özelliği barındırır mı? ve suç dediğimiz şey bir adalet vaaz eder mi?'' gibi soruların güdümünde robin hoodlar, katiller ve maktuller yaratmak ya da etiketlemek doğruluğu ve yanlışlığı eldeki verilerle net bir biçimde ortaya koyabilir miyiz? örneğin tarihte yaşamış olduğum durumlar ve eylemler bunun en güzel açılarını barındırır. nasıl mı? hitler'i ele alalım misal. yapmış olduğu eylemleri tasvip etmemekle birlikte, bir yanımızla aslında desteklediğimiz yanları olabilir. halkına sunmuş olduğu ahi ırk projesi zaviyesinden yaklaştığımızda yapmış olduğu eylemler haklı görülecek alanları bulunurken diğer taraftan ahi ırk olarak nitelendirmediği yapıyı yok ederek kendi realitesini sağlamaktadır. bunun bir yanı iyi gözükürken diğer yanı kötülüğü gösterir. kendi tarihimizden örnek verecek olursak devşirme sistemine baktığımızda bir yanıyla iyiliği anlatırken diğer yanıyla kötücül bir acıyı da anlamlandırır. bu ikisini aynı potaya koyduğumuzda aslında yaşamak denilen eylemin gri bir alan olduğunu söyleyebiliriz. bu gri alanları netleştiren, bizim tavır ve seçimlerimizdir. işte bu yüzden verdiğimiz kararlarda da ne kadar kolektiviteye etki ettiğimizi anlamlandırırız. bu da tamamıyla basit fizik yasasıdan gelir: ''etki tepkiyi doğurur.''
sonuç olarak bireysel bağlamda verdiğimiz tüm kararlar ya da tercihler bütün kolektif bilinci, eylemi ve erdemi etkiler. çünkü hepimiz bir domino taşından farksızız. bir tüyü dahi kaldıracak kuvvetimiz yokken veya dünyaları yaratacak gücümüz varken hangisini seçeceğiz? işte asıl soru, karar vermek nedir? ve karar verirken beslendiğimiz referans noktaları nedir?
by_pippo
2023-02-27T01:03:38+03:00teşekkür ederim.
Güler Hasanova
2023-02-27T01:01:02+03:00Daha uzun olmalı bu yazı yaaa. Okuduğum en güzel yazılardan biri