Sinirli, sinirli homurdanıyor gökyüzü,

Yağmur yağsa ya da güneş açsa anlarım.

Kaşlarını çatmış bulutların arasından,

Öfkeli, öfkeli bakıyor yüzüme.


Sanki borcum var göklere,

Ben böyle havaları pek sevmiyorum.

Eski bahçeden üstü tozlu üzümler topluyorum,

Yağmur yağsa ya da güneş açsa anlarım.


Muttalip bağlarında dolanıyorum,

Ben böyle havaları pek sevmiyorum.

Kararsız bakıyor gökyüzü dalların arasından,

Anlamlandıramıyorum bu belirsizliği.


Ama diri tutuyor bu belirsizlik beni,

Gri bulutlar doğuruyorum göğsümde.

İçimde koyu ve yapışkan yağmurlar,

Parmak uçlarımdan dökülüyor yalnızlıklar.


İçinde bulunduğum duygu değişiklikleri,

Eski asmadan çürük, hastalıklı salkımlar.

Kim bilir neler var daha söylemedikleri,

Yüzünün altında saklanmış toprağın.


Ne söylerse söylesin ölüler incinmez,

Ne söylerse söylesin ölüler dirilmez.

Ben böyle havaları pek sevmiyorum.

Böyle kasvetli bilinmez bir havada ölünmez.