Farazi düşüncelerle ikili çatışmalara giriştim.

İçimde sevinç rüzgarları estirirken anılarım,

Maraz kokan şarabımla bin yıla meydan çığırttım.

Arsızım, işgüzarım, konuşmakla anlaşılır sanırdım.

İnsan konuşur, düşünür ama anlaşamaz.

Kimin kime kastı var kim anlar, kim anlaşılır?

Henüz bulmuşken anlamı, sâfi kavgaya çıkar anlamım.

Kaçsam; nereden bilinir neden kaçtığım?

Kaçmasam; hangi can dayanır elemine insanın?

Bin yıllık bir kavgadan kaçıyorum yalnızım.

Sineme süngü yer, heybemde açlıkla kaçarım.

Alaca karanlık şafakta, ormanı talan olmuş dağlarda,

Hayvanı eşrefi mahlukatın yaktığı ülkemden kaçarım.

Kaçağım. Bir marazdan bu yana kaderime kaçağım.

Eşkıya beller bura halkı beni. Ben, onlara kaçağım.

Toprağı yediveren çiçeği bezenmiş dağlardan

Toprağı ölüm, toprağı insan şarabı kokan

Kardeşlerin doyumsuz iştahla içtiği şarapla

Soframda duran kardeş kanı şarapla kaçarım.