Kaç zamandır söylemek istediğim bir sözde,
Benzini bitmeyen bir araba var.
Bin yıllık bir serüvenin ilk adımını atalı uzun zaman oldu.
On asırdır ayaklarım ağrımıyor.
Karıncaların ölüm çemberi gibi,
Çemberi kırmadan hızla dönüp deviriyoruz günleri.
Gidiyoruz birbirimizin dibinde ve izinde,
Karıncaların çoğu gibi körüz biz de.
Bu yerkürede huzursuzluğumuzun ne enlemi belli ne de boylamı.
Manevi iklim kurak geçiyor,
Sanki kilometrelerce Afrika yutmuş gibiyiz.
Vitrin yaşantılarımız reklam piyasalarında,
Ne gerçeği yansıtıyor ne de bizi.
Kalabalık geçen günlerimiz yalnız hikâyeleri barındırıyor.
Her birimizin kalbinde,
Duvarları sprey boyayla yazılan yazılar var.
İçinde çığlıkları barındırıyor.
İnsanların meşhur olduğu sokaklarda bir arkeolog edasıyla geziyorum.
Yaptığım kazılarda nesli tükenmiş duygulara rastlıyorum.
Kaç sofralık ekmek kaldı kalbimizde.
Bir besmeleyle bereketlenir belki.