Zamanın neleri alıp götüreceğine dair çok bir fikrim yok, aslına bakarsak zamanın ne getireceğinden de bihaberim hayli. Bazı zamanlarda konuşulanlar kulağımda büyüyor büyüyor ve tek suçluyu zaman olarak gösteriyor, sanki zaman görevini yapmasaydı, akıp gitmeseydi, biz yaş almasaydık her şey çok güzel olacaktı, biz çocukken her şey çok mu güzeldi diye düşünüyorum, en azından kendim için, bence zaman ya da yaş aralığı değil mesele. Mesele o insan ve maruz kalmak zorunda oldukları, rahat rahat yazıyorum aynı zamanda, belki de okunmayacağını bildiğim içindir, rahat rahat asırlardır hissettiğim mutsuzluğu anlatmak istiyorum, asırlardır demek ne de havalı durdu değil mi? Oysa toplasan 20 senedir dünyadayım ve esasen bıktığımı da söyleyebilirim, bana yaşamak bu kadar yeter, ilerletmek gibi bir gayem ve arzum sahiden yok. Bazen oluyor ama, yaşıyorsun Muhafız, iyi yaşa diyorum kendi kendime ama yaşamak istemiyorum ki iyi yaşamak gayesinde olayım. Yine bir Müslümana yakışmayacak laflar ediyorum, ait olduğum hiçbir şeyin hakkını vermiyorum işte, yaşıyorum onun da hakkını vermiyorum. Çöp yığını saatler tek yatırımım bir de ara ara yazıyorum işte, yazıyorum da yazılarım da bir amaca hizmet etmiyor, bir fikir uğruna kırılmıyor kalem uçlarım, varsa yoksa ben ve bitmek tükenmek bilmeyen hislerim, yazdıkça biter sanıyorum, yazdıkça yaram kapanacak sanıyorum ama bitmiyor, hiç başlamadan bitmiş olan hikayenin esiri olmam yetmiyormuş gibi bir de korkumun ardına sığınmaya başladım iyiden iyiye uzaklaşıyorum hayattan, istediğim şey bu olsa da yaşıyorum işte, insan nefes aldığı bu hayattan nereye kaçabilir ki? Dünyanın içinde dünyadan kaçmak gibi. Nereye gitsem dünyanın bir başka kapısı; gerçi ben bir yere de gidemiyorum ya. Düzenim varmış, ne düzeni? Bu düzen günden güne insanı köreltiyor canını yakıyor, bu sisteme sayıp sövmek işime de yaramıyor ayrıca, satırlarım gibi karmakarışık kafamın içi, bir süredir, uzun bir süredir..
karışık
Yayınlandı