İnsan yazmaktan korkar mı?
Temmuz az önce boş bir sayfaya yazdığı bu sorunun cevabını düşünüyordu. Kısık bir sesle Iyeoka Simply Falling şarkısıyla ona eşlik ediyordu, yıldızlar bu gece İstanbul'dan bağımsızdı, havada en ufak esinti kırıntısı bile yoktu. Bazı olaylara ne tepki veremeyeceğini bilmediği zaman yaptığı gibi derin derin nefes alıyordu. Bu da o zamanlardandı, çoğu şeye sahip olsa da içinde hep bir eksiklik hissetmişti. Ne olduğunu kendisi bile bilmiyor veya kendisine bile itiraf edemediği bir duygunun eksikliğini hissediyordu. Güneş yarın tekrar doğacaktı. Ama Temmuz o güneşi istemiyordu. Ne olurdu sabah olmasaydı veya Temmuz düşünmeseydi. Freud Temmuz'un beyninin içini görse ne derdi acaba?
Temmuz yeniden kalemi eline aldı bir asker harpte silahını nasıl sıkı tutuyorsa Temmuz da kalemi o kadar sıkı tutuyordu. Yazının altına "korkar" yazdı, altını çizdi ve ekledi insan en çok kendinden korkar, insana ben büyük engel başkası değildir, kendisidir. Yani insan dünyaya gelmeden önce bütün bilgilere sahiptir. Yalnız dünyada bir bedenin içine sıkıştırılıp geldiği için salt bir benlikten aynadaki yansımasıyla yaşamaya mahkum edildiği için kendi benliğini unutmuştur. Hayata gözlerini açar açmaz ruhunun bir kısmını kapatmıştır insan. Hayat unutmaktan ibarettir, insan sevdiklerini kaybettikten sonra nasıl yaşayabilir ki? Veya ölümü unutmasak nasıl bir hayatımız olur? Sorular çoğaldıkça aklı daha farklı çalışıyordu. Adem'i düşündü. Schiller kadar elmayı seviyor muydu? Yoksa bir öfke nöbeti sırasında mı ısırmıştı elmayı, insanın Tanrı'ya olan inanç eksikliğinin temel nedeni Temmuz'a göre öfkeydi. Tanrı'ya olan öfke, çünkü insan inanmaya mecburdu, insanlık olarak mutlu bir aile, iyi bir iş ve karnımızın doymasını istiyorduk. Bunların eksikliği olunca Tanrı'yı suçluyorduk, belki de suçludur belki de suçlayacak bir şeye ihtiyacımız vardır. Temmuz sigarasını çıkardı ozon tabakasını delmek için derin bir nefes çekip gökyüzüne üfledi.