...

Kitabelerin tılsımından yazıyorum sana sevgilim.

Şamanlar dolduruyor gecelerimi... 

Sözler kadim bir seramoni gibi geçiyor

Karanlığın içinden. 

Totemlere inanıyorum. 

Ben her gün bir şahı öldürüyorum

İçimde 

Emevi çadırları kuruluyor. 

Kitabın ağırlığından korkuyorum. 

Bozkırlarımı buluyorlar kana... 

Barbar halkların kardeşliği de

Yaşasın mı diyorum. 

Ve yaşamak, bir ağrı olup

Göğsüme çöküyor. 

Çekiç ile eziyorlar gülleri

Emek ve iş gücü 

Kapital dünya düzeni diyorlar. 

Şamanist bir şeyhin eteğinden 

Dönüyor

Yörüngesinden şaşan semazen gezegenlerim. 

Kavim kavim göçe zorluyorum 

Hüznümü

Kalkıp çorak toprağıma yerleşiyorlar. 

Başına buyruk diyorum bu hikaye, 

Ve kendimin üçüncü tekili oluyorum

Çoklu anlatım bozukluğu dizelerde... 

Düşüyor ve düşünüyorum. 

Kaçtan büyüktü dünya? 

Siyahım her yeni gün

Siyasi olmayan bencil devrimlere teşne. 

Bilmem kaçtan, bilmem kaça 

Geri sayıyorum. 

Zaman beni hep bir ileri sürüklüyor. 

Çiviler çakıyorum ayaklarıma, 

Ben her gün İsamı çarmıhlara geriyorum. 

En çok da ayaklarından... 

Yazım yanlışlarını daha bir sevmiyorum. 

Tınısına kapılıp gidiyor 

Kaburgamdaki trenler... 

Mezar başlarında insanların hakları okunuyor

Sarhoş bir divan şairi bir şeyler söylüyor

Sevgilim görmüyor ve duymuyorlar

Ben kök salarken, bambaşka gökleşiyorum

Sana olan aşkımın gölgesinden

İsimsiz, 

Manzarası sen olan bir bankta bekliyorum

Belediye aydınlatmıyor içimi

Çekiniyorum Hak'ın hükmünden. 

Ve yaşarken yalnız'laşıyorum...