Kara girdap içinde büyüyor ve soluyor kuş tüyleri

Şeker kamışları büyülü bir dünyadan gelmiş meğer

Arasında kalmış dişlerimin bir parça maydanoz kılıklı düşlerim

Hangi hayal kırıklığını yerken kalmış olabilir düşünüyorum

Lezzetliydi aslında mideme oturakalana kadar


Çiseliyor keşkeler ve tercihlerimde ıslanıyorum

Ayaklarıma kadar pişmanlık olmuş dört bir yanım

Bir şey değil hasta olmaktan çokça korkarım

Gün düşerken sahilden geceye kurumuş olurum belki de


İntihara meyilli kalp kırıklıklarım

Ölse ayrı dert yaşasa ölü gibi zaten

Büyüyor onlar da boyları atıyor bir süre sonra ergenlik çağına girmişler

Hayatın kanunu ya doğar, büyür, ölürüz ondan


Cevaplar çıkıyor yastığımın altında

Soruları hangi montumun cebindeydi bulamıyorum

Annem çoktan yıkamıştır belki sormam gerekir

Nar kokusu geliyor burnuma, hangi aydayız

Dilimde değişik bir tat

Meğer nedenler birikmiş ondanmış

Hiç böyle hayal etmemiştim tatlarını


Bulanıyorum beynimden midem şaşakalmış

Ve sonunda bu da oluyor

Kusuyorum geçmişimin değerli dostlarını

Yarıdan bölünüveriyor her biri içleri bomboş

İlk defa beklediğim şey oluyor

Mutluluk meğer bulanıp kusmakmış kardeşlerim


Odamın köşesinde kendimi görüyorum sırıtıyor

Ben de bir reveransla önünden geçip yatağıma uzanıyorum

Kendimle eskiden bir ahbaplığım vardı, eski dostum sayılır

Uzandığım yerlerim kanıyor şimdi


Belki de ölmek uzanarak başlıyor

Pek çok kez uzanmıştım önceki hayatlarımda

Hiç ölmemiştim böylesine sefilce

Neyse avuturum kendimi pembe çocuklar taşır diye tabutumu maviliklere

Öyleyse ne eğlenceli şeymiş ölmek


Düşüyorum olduğum yerden göklere

Ve dünyam yeryüzünde kalmış ayaklar altında

Düşmek ne kadar yüksekmiş ruhuma