karmalar geçer dünyalar,
ve de dünyalar zarlarını atarlar üzerimize,
bu şehir kalmaz yarına aynılığıyla,
sürgün olduklarıyla bilinir o yüzler,
her bir gün daha silikleşir yüzleri,
hayat bu ya bir de zarları,
dünyalar sana yaşattı mı karmalarını?
düzensiz uyandın mı hiç,
başı boş kaldın mı duvarlara?
ki o duvarlar halden anlarlar,
nicedir depresyon misali o hallerde tedavidir,
susmayı ve diriltmeyi öğretir,
sevgilim biliyor musun sen, dört duvar dertliyim,
aynalar kurudu, buhar aldı yolları, öylesine bulanık göremiyorum kapı duvarım,
birinin parmak uçları uzansa ve yakalasam dünyalarımı,
bilmem ne diye boşluğa bakıyorum, hareketleniyorum görünce yalnızlığı,
ayıp diye kafalarını çeviriyor bir düzen kitlesi,
ne varmış ki’ bembeyaz kar kaplama,
su gibi sükunet deviniyor,
kulağına fısıldamalıyım yazları,
söndürmelisin kışları,
kızamıyorum karmalara, ahir denilen şeylerden geçmişler,
gençliğin ara gazları, bozuk plaklar üzerinde yürümüşüm,
bizim şimdi zamanımız, şimdi zamanı çarpışmamız,
daha hangi kağıda anlatmalıyım, hangi suya sabuna değdirmeliyim ellerimi?
bulutlar tam bir komedi çiseliyor güzelim güneşi,
daha hangi kağıda anlatmalıyım,
karışıklıklı bir çıldırma bu
öykü toksöz
5.12.23