Yanlış deliği tıkandı,

tam ağlarken, senin kokun burnuma takılmalıydı,

yalnız seni çekmeliydim içerime, soluksuz soluyarak.

Bu lamia gözlerim, yalnız sana şımarık bir çocuk,

Ellerimde mendillerim kalıyor yaslı,

senin için ayırdığım ömürlerimle ıslatıyorum,

bayram yerine dönüyor matemim.

Yarım yamalak bir senfoni orkestrası, bütünümle benim.

Sen sen sen, kabuslarımın -sizliğe tabiri:

yakında buruk tadı mematın.

Hep sağ tıkanırdı, eserdin solumdan lavanta kokulu kasımpatı,

Bir an arıyorum sen sokağına sapmak adına,

sapa neşeler çeviriyor yolumdan beni.

Kaç zaman oldu bilinmez, sana akmıyordum,

Hüzünlü bir şarkı açtım, beni fonu tutuğu gibi yumdu,

bir koku aradım bulamadım,

içime çekmelik değilmiş patıkasım.

K-anlaya k-anlaya yürüdüm yurtsuz yokuşlara,

damlalarım ebru, saçılarak yaratıyor benzersiz bir sonu.

Bu kadar acıya da ağlayamamak!

Pes bana, aklımda yalnız güzel hatıralarım -ız- sız,

sonunda akıyorum, aklanıyor renklerim ömre değin.

Zaman denilen bir makinenin içine aşık atılıp

soluk çıkmak benim gibilere has,

boyansam da katbekat artık değişmez kanvas.