Bir şubat gecesiydi

Buza kesen bir hava, delice şakıyan yağmur

Kapımı çaldın

Hırkan sırılsıklam, bedenin ıslak

Fakat gözlerin kadar değil


Bana geldin

"Özür dilerim, gidecek başka yerim yok" demiştin hani

Hayatın seni böylesine hoyratça kırmasına mı kahrolayım

Yanımda olmana mı sevineyim

Yalnızca gidecek başka kimsen kalmadığında aklına gelmeme mi üzüleyim

Hiç bilememiştim ne hissedeyim

Ama fark etmezdi, yanımdaydın işte

Bencilliğin sırası değildi üstelik

Bir omza ihtiyacın vardı ve bana gelmiştin

Önünü sonunu düşünmeye gerek yoktu


Soymuştum seni

Sıcak bir duş iyi gelir demiştim

Bedenini üşütmeyen kuru kıyafetler

Bir bardak papatya çayı

Sarmıştım seni

Bir sobanın sıcaklığı gibi

Hiçbir şey anlatmadın

Hiçbir şey sormadım

Söylemezdin bana bu detayları asla

Bilirdin söz konusu sen olunca çıldırdığımı

Tahmin ederdin ne delilikler yapacağımı

Beni demir parmaklıklardan mı korurdun

Seni bunca yakanı benden mi

Hiç bilemezdim ne düşüneyim, ne hissedeyim


Bana gelmiştin en sonunda 

Kırık döküktün, paramparça

Bulmuştun ihtiyacın olan omzu

Koymuştun başını

Uzun uzun, içli içli süzülmüştü gözünden yaşlar

Hani hep derdin

"En çok bu omuzda buluyorum huzuru"

"Dünyanın en güvenli limanısın bana"

İçim erirdi, mutlu olurdum çocuklar gibi

Yalnız düşünmeden de edemezdim

"İsterdim ki bende başka şeyler de görebilseydin"

"Huzurdan gayrısını da verebilseydim sana"

"Güvenden başkaca bir sebep de olsaydı kapımı çalmana"

Buruk bir sevinçti işte


Bana gelmiştin

Bir gece kaldın, sonra üç oldu

Boynundan öperdim, arkandan kucaklardım, öyle uyurduk

Günler geceleri kovalarken ve sen hâlâ yanımdayken

Bir yandan yavaş yavaş iyileştiğini görür, hoşnut olurdum

Öte yandan korkardım bir gün yine gideceksin diye

Çünkü bilirdim, hep yaralı gelirdin bana

Ve hep giderdin ayağa kalkabildiğinde

Ta ki yeni bir yara açsınlar bedeninde, kalbinde

Olsun, içimde çok acıyan bir şeyler var ama

Kısa gelişlerini, uzun gidişlerini göze alarak sevmiştim seni


Çok denedim zamanı durdurmayı

Zamanın sonuna kadar yanımda kalmanı çok istedim

Yapamadım tabii


Ve işte bir sabah uyandığımda

Üzerinde başın olması gereken yastıkta

Bir küçük kağıt, birkaç cümle 

Hep de apansız yapardın bunu

Hiç söylemezdin, hissettirmezdin gideceğini

Bir sabah gözümü açardım ve yok olurdun

Hiç var olmamışsın gibi

Yalnızca tatlı-acı bir düşten uyanmışım gibi


İşte yerini bir küçük kağıt, birkaç cümleye bırakıp gitmiştin

"Dünya yansa da ayakta kaldığından emin olduğum bir çatı oldun bana hep"

Çatı oldum ama

Seni yakınımda tutacak dört duvarım olmadı hiç 

"Her şey için teşekkür ederim, daha fazla yük olmak istemedim"

Sen, bana, yük olmak...

Ah bir kere söyleyebilseydim

Ah bir bilebilseydin gidişinin içimde yarattığı yükü

Belki kalmayı seçerdin o zaman

Hiç söyleyemedim işte 

"Pankek yaptım sen uyurken, kahve de hazır, umarım çok soğumadan uyanırsın"

Uyandım işte, yoksun, çatım yıkıldı

Olmayan duvarlarım üzerime yığıldı

Yalnız merak etme, toparlanırım

Kalkarım ayağa, tamir ederim ne varsa yerle bir

Yine güvenli bir liman, yine huzurlu bir omuz olurum bir sonraki gelişine


Yaralanıp balkonuma düşen kumrum

İyileşince kanatların gideceksin tabii

Gökyüzüne aitsin, uçacaksın tabii

Haksızlık biliyorum kalmanı istemek

Fakat kalsaydın keşke

İnsan bencil, özlüyor işte 

Uçmak istiyor, ulaşmak istiyor en uzaktakine


Dikkat et kendine kırılgan kumrum

Hoyrat eller değmesin sana

Ve kapımı bir sonraki çalışında

Kocaman gülümseme olsun yüzünde

Güneşle gel, ayla gel

Sevinçlerle, neşeyle gel

Belki bu kez sen sararsın benim yaralarımı

Belki bu kez gitmezsin

Umut bu ya, belki bu kez kalmayı seçersin.