“Eksik bir şey mi var?” “Eksik bir şey mi var hayatında?” Ben. Asrı hatırlatan vakitçe bekledim; hayatımdaki eksik varlığı, nesneyi bulabilmek için. Gözlerimden akamayan sıvı burnuma dadandığında alacakaranlık vaktinde sebepsiz sandığım gözyaşı intiharlarımın başlayacağı zamanlamada durup, dış sesimden içime ulaşmaya çalışacak kadar eksilmiştim kendimden. Alacakaranlığa dek farkında olmadığım eksilişin yitiriş olduğunu fark ettim. Farkında olunmayan hiçbir eksiliş henüz kayıp değildir. Eksiliş fark edilmiş, son müdahalesini fark edilmeyen hallerde geçirip kayba mühürlenmişti. Günler, içeride yaşayan egonun varlığı hissedilemeden geçmiş… aramak, öğrenme süreçleri tatmin edici olurdu amaca ulaşmaktan önce. En nihayetinde terk edilişten önce vedalar uzun tutulmuş, fark edilmeden yaşanmış, öğrenince puf olunmuş. Kurulamayan cümleler kurulmaya başlanmış; sağırlığın karşısında.