Büyük istekler karşısında kaybolduğumuz gibi. Çalışma hayatımızı ele alalım; kimin için çalışıyoruz? Evi olsun isteyen biri için olabilir ya da bir olumsuzluk anında kendini güvende tutmak isteyen bir kişi vardır ve tüm gününüz onun için gitmiştir. Çocuğu büyüdüğünde iyi bir hayatı olsun isteyen veliler için başınız ağrımıştır. Dünyada başkalarının istekleri içinde kaybolur gideriz.
Onların isteklerini yerine getirdikçe benim de bir şey isteme hakkım olur. Yeni bir araba isterim ben de. Sonra benim çalışıtığım gibi insalar da çalışmaya başlarlar. Bu böylece sürüp gider.
İstekler ne kadar büyükse o kadar çok çalışma ve hizmeti gerektirecektir. Benim domates yetiştirmek istediğim bir yerde bir başkası güneş enerjisi ile elektrik üretmek isterse muhtemelen benim isteğimi yutacaktır. Doğada olduğu gibi büyük balık küçük balığı yutar.
Bu işleyiş içimizde de böyledir. Uyuma isteğime karşın uzun zamandır beklediğim film gösterime girmiştir. Ben de çok uykulu olmama rağmen bir sonraki günü bekleyemem ve filmi izlemeye giderim. Beklediğim sıra da gözüme görünmez tüm yorgunluğum da uçar gider. Yepyeni bir ben vardır sanki. Heyecanlı bir ben...
Ne değişti de önceki uyuşuk ben şimdi ateş gibi bir bene dönüştü?