“Anlamı olmadığı için ifade edilemeyen, dolaşımda olduğu hâlde ifade edilmeyen şeyin baştan çıkarıcı, sırra vakıf edici olma niteliği. Yani ben, ötekinin sırrını biliyorum, fakat bunu söylemiyorum; o da benim bildiğimi biliyor, fakat ortaya çıkarmıyor. İkisi arasındaki yoğunluk, bir sırrın sırrı olma durumundan başka bir şey değildir… Zaten taraflar da, açığa çıkaramayacakları bir sırrı açığa çıkarmak istemezler; çünkü söylenecek hiçbir şey yoktur.”