öyle bir anın içindeyim,
gökyüzünün içinde kaybolmuş bir yorgunum.
yolumu arıyorum,
aramazdım;
bildiğim bütün yollar sana çıkmasaydı eğer.
öyle dehşet bir anın içindeyim işte,
eskisi gibi özlemiyorum seni,
gördüğüm her yüzde seni aramıyorum,
kokunu bulmuyorum artık kalabalıkarın içinde.
zaten epeydir bulamıyorum seni,
gökyüzünün içinde kaybetmiş bir yorgunum.
artık bir şiirin içine gizliyorum seni,
her kelimemin ardında sen,
ve her gözyaşım bir zamanlar sen.
çok özledim, dön geri.
bak, kaybettiğim şeylere,
bir kutunun içinde yaşıyor hala,
kırık dökük bir ayna doldurmuş yine bütün kutuyu.
sigaramın dumanında da sen,
hatta o sevmediğin soluk renkli dünlerimde sen,
neredesin sahi? bulamıyorum.
yeni bir sabaha uyandım,
kuşlar tepemde,
soğuk bir rüzgar.
sen mi geldin,
taze bir sabahın yarattığı umudu nereden hatırlarım yoksa!
hayır, seni özlemiyorum artık.
ve aramıyorum gördüğüm her sokakta,
bir yabancı var bu aralar aklımda,
tanımıyor seni belli ki
bulabileceğini sanıyor zavallı!
öyle zor bir anın içindeyim ki
ölümlerimde bile sen gizlenmişken yaşamaya çalışıyorum,
ve benim her ölümüm,
bilirsin,
senin elinden.
aramıyorum seni,
belki tesadüfen buluyorum.
özlemek değil ki bu,
kaybettiğim şeylerin içindesin.
olur da bir gün,
bir gün gelirsen tekrar...
şimdilik hoşçakal,
hoşçakal sevgilim.