Anlamıyorsun. Sanki bir yer var, doğarken kulağıma fısıldamışlar orayı. İşte oraya bir şey götürmem gerek sanki. Ellerimde değil sırtımda bir yük gibi taşıdığım o şeyi. Ama adresi unutmuşum gibi. Anlıyor musun? Sokaklar o kadar karışık ve birbirine benziyor şimdi.


İşte, benim yaşamım bu. Tam olarak bu…

Çok önemli bir şeyi unuttuğunu hissettiğin bir an vardır ya, neyi unuttuğunu bilmezsin ama bir şeyi unuttuğunu bilirsin. İşte ben, sanki kayboldum. İşte ben, sanki çok önemli bir şeyi unuttum.


Anlam gitti,

Kayboldum.

Bir yer var. Oraya gitmem gerek. Tutunmam gerek. Anlam gerek. Amaç gerek. Ama ben, dedim ya kaybolmuş bir ulak nasıl hissederse öyle hissediyorum.

Ben, yani ben, bu sefil dünyada acep ne arıyorum?

Durup soluk alabileceğim bir taş.

Bütün bu soruları unutabileceğim bir akşamüstü.

Ve müzik ve çay ve sigara…

Ve biraz sessizlik…