Gözümün ferinde bir tanrıça diriltiyorum,

Çok geçmeden onu yerinden tırnağımla kazıdım;

O da durmadı tüm varlığıyla zihnime hüzün tohumlarını ekti.


Kar yağıyor ceplerinde efkarlı gecelerin iz düşümü olan tanecikler bırakıyor pencereme,

Bense oturmuş sonsuz bir kederle

geceye doğru ıssız bir yolculuğa çıkıyorum.

Yolculuğumda eski mitlerin tanrıtanımaz tanrıları eşlik ediyor bana,

Kapital bir tanrı seçmişim meğer kendime 

Ruhum onun fabrikasında sömürülüyor.

Etrafında ise kederden yapılmış parmaklarıyla bir zindan var.

Ruhumsa lümpen tanrı onu ne kadar sömürürse sömürsün onun aşkından yanar tutuşur.


Bense tüm bu olanların uzağında imgesel tanrıçamı kazdığım yerde tekrar arıyorum.

Zihnim bir kargaşayla cebelleşiyor 

Sormadan edemiyorum kendime 

Onu gerçekten seviyor muyum?

Anında dilim tutuluyor sonra binbir türlü tövbeyle özrümü sunuyorum.

Benim tanrıçam bağışlar ve bağışlıyor beni Gözümün ferinde tekrar yeşeriyor göz pınarlarım sel olup boşalıyor tanrıçamın gözlerinden,

İsa gibi çarmıha geriyor kendisini bu sefer o af diliyor benden.

Bense onun af dileyişlerini umursamadan tekrar kazıyorum onu yerinden.