Sindirilmemiş bir keder sarmış, gökyüzünü.
Üstümüzde hırsla koşan, bulutlar görüyorum.
Yanımda, eğrilti otunun rüzgara direnişinin sesi
Kapımda, yine kör bir kedi.
Kaç vakit oldu, kapıma varan yoktu.
Menzili kısa oysa, içimdeki bekleyişin.
Nefsini, yedi kapıya bağlatan
Bir yusuf var bu bu gece yanımda.
ardına kapılar kitleyen zeliha'da.
Kaçı açılmadı, sen koşarken rabbine
anımsa/
Tanrının eli deydikten sonra,
Tebliğine ilk koşan zeliha değilmiydi?
Kaçtığı kapıya, tekrardan sarılırmıydı insan?
Sahi, yusuf peygamberdi, ben beşer!
Ve yine tabakamda kalmış, az kederli tütün.
Topluyorum yine Izmaritlerden arta kalanları
Yolum uzun kederim ağır dedim
Bir kaç kelam biriktirmeliyim,
durakta bekleyecek, bana.
Sözlerimi, çarmıhlarımı inşaa ederken yazdım
İplerini gerdirirken cümlelerin,
Dilimin çırpındığını bilirim.
Sahi yusuf, kuyuda hangi ayete sarılmıştın
Ben tutunamıyorum da bu aralar.
Aslında tutunuyorum, bütün umutların kırıntılarına
Sonra, kör kedi varıyor yeniden kapıma.
Hüznü, rengi kadar kara
Sığınmakta başka, birşey bilmiyoruz ikimizde.
Sonra oturup, bölüşüyoruz kederimizi.
Ve o sokağa ben ise odama dönüyorum...
Sinyora Senyorita
2024-03-29T01:19:42+03:00Oldukça ağır. Dil olarak değil, duygu olarak. Etkileyici bir bakış açısı