Ölümlü dünyanın ölümsüz ruhlarımızda bıraktığı keskin kelimeler...

Hayatın belirli bir evrensinde farkına bile varmadan anladığım bir kavrayış sanırım. İnsanlar malesef ki konuşur ve konuşur. Bazı konuşanlar kahramanlarımızdır onların her konuşması kendi tercübemizle öğrenildiğinde çoğu zaman hayal kırıklığıdır ama bir şekilde insanın ruhu bunu hazmeder ve yara almaz.

Lakin bazıları hayatınızın en zehirli evresinde sizi sarsar. Ve o zehir bataklığının içinden kurtulsanız dahi kıyısında geçirdiğiniz küçük anlar zihninize en acı hatırları yüklemeye başlar. Beyinin belli başlı bir görevi de o sözleri kanıtlamak için o anılara daha sıkı tutunmasıdır.

İnsan olmak gerçekten zor. İnsan olarak kalabilmek ise gerçek bir marifet. Sizleri anlayan (hayatınızın kahramanı ya da öylesine gelip sizi mahvetmeyen birileri) insanlarla konuşabilmek ise... Sanırım o bir mucize!

Değinmek istediğim asıl kelime şu ki; o kelimeler ölmeye mahkum onlar değilse bile onları söyleyen kişiler elbet aramızdan ayrılacak ve hayatta her zaman iyi olaylarla karşılaşmak büyük bir mesele.

Artık seni durduran neyse bırak gitsin. Hiçbir şey senin ruhun kadar ölümsüz ve bedenin kadar ölümlü değil. Elbette her şey geçecek. Ama bir köşeden geçmesini bekleyemezsin. Ayağa kalk ve ilerle! Sanırım biraz düşebilirsin. Ama hep beyninin içinde kalmaktan iyidir.