Kenar Mahalle


Eli yüzü kir pas içindeki varoş semtlerin o karanlık ve basık gecekonduları. Sefâlet ve yas tarlasında yaşama tutunmaya çalışırken de barındıran yaşama sevincini kaybetmeyen o vâriyetsizleri. Mahallenin kuru sessizliğini bozan eski bir araba radyosundan yükselen arabesk bir müzik. Hayat senaryolarına benzettikleri o acı dolu ezgiler eğik ve devrik.


Gazete kağıtlarına sarılmış kırık pencerelerden içeri dolan yoksulluğun sersefil ve çarnaçar o sert esintisi. ölümün yaş ve cinsiyet fark etmeksizin vurageldiği. Pencere mermerinde yatan soğuktan donmuş sıska bir yavru serçenin cesedi. Anlatır fakirliği. Çökük tavandan inen kara kuru bir rüzgâr türbini. Vurur suratına bir tokat gibi.


Kapanmayan bozuk kapının araladığı hayatın kirli perdesi. Yüzünde ablak bir ifade. Alnındaki çukurda biriken emeğin teri ve belini büken burjuva kiri. Sırtında dişe diş taşıdığı omuzlarını çökertici sâkil ve kambur bir geçim derdi. Ayakkabısının yırtığından içeri giren nasrını nemlendiren yağmur suları. Kış zenginin romantizmiyken fukaranın haşarı.


Nemden duvarların ıslandığı boyası kartonpiyer alçısını delen rutubet ağlarına bulanmış bir oda. Ve odanın ortasında çamur rengi yağmur damlalarını tutan eski bir kova. Parkesiz ve halısız beton bir zemin üzerinde bir aba. Minderleri üstüne dayalı hasır şiltenin kenarına kurulan kömürleri çat çat çatırdatan eski püskü kuzine bir soba.


Mahallesinden yankılanan nizâmı bozulmuş boğuk ayak sesleri. Ve polis sirenlerinin güç belâ sorgu suâli. Geliyor yokuş aşağı eyvallahı maşallahı olmayan semtin ağabeyi. Sallana sallana elinde sabır taşı bir tesbihi. Yanık bir folyoyu andırıyor sanki kısık gözleri. Kentsel dönüşüm değiştirse de evleri, değişmeyi bilmez bitimsiz acılar bir ileri bir geri. İşte gördüklerini böyle anlattı kirli bir semtin sivil bir şâiri.


16.02.2024

Berat Güney