Bazen bir eşyamızı bir yere kaldırırız ve bir daha nereye koyduğumuzu asla hatırlamayız. Kendimi aynı öyle saklamışım da bulamıyorum sanki uzun zamandır. Yerin kaç kat altına gömüldüm, dünya ne kadar büyük bilmiyorum. Nerede aramak gerektiğini bile bilmiyorum beni. Yeni bir ben yaratıyorum, insan bensiz yaşayamıyor. Bu ben biraz yapay, yapay çiçekler kadar yapay. Ona neler yapması gerektiğini geceden anlatıyorum, kimlere neler demesi gerektiğini, nerede nasıl tepkiler vermesi gerektiğini... Onu yarına kuruyorum aslında, tatsız tutsuz yarına. Yarın oluyor, geceden öğrettiklerim meyvesini veriyor. Ne dediysem aynen yaşanıyor. İşin tatsızlığı burada başlıyor. Kendi dejavunu yaratmışım, bildiğim şeyleri robot gibi yaşıyorum.

Uyuyorum, uyanıyorum. Geçecek sanıyorum, bitecek sanıyorum. Asıl beni bulurum diyorum, bulamıyorum. Herkes uyurken yastık altlarına bakıyorum, kitapların arasına bakıyorum. Bulamıyorum. Özlüyorum ölen birini özler gibi. Kendi nefesimi arıyorum evin içinde. Aynadaki yabancıyı sevemiyorum. Zaman geçiyor, saatler hiç durmuyor. Öyle bir an geliyor ki aradığım neydi onu bile unutuyorum. Kimliksiz kalmışım. Ruhsuz kalmışım. Alışmaya çalışırken yaşlanıyorum...