Değersiz bir yapı taşı üzerine inşa edilmiş koca bir hayat sürdüm. Uzun ve hırçın bir nehirde bazen istemli, bazen de istemsiz bir şekilde sürüklenip durdum. İnsan bazen düşünüp anlam aramaya fırsat bulamaz. Sanırım ben de bulamadım. Dönüp bakınca kendimi bir kukla gibi hissediyorum. Hep başkaları beni kontrol ediyor gibi ve ben bunu fark etmedim. Çünkü üzerine hiç düşünmedim ve sadece yaşadım. Zor ve çetrefilli yolları benim görevimmişçesine kabullenip yürüdüm. Dediğim gibi, durup üzerine düşünmedim. Düşünmek çünkü problemi kabul etmek demekti ve çözüm üretmek demekti. Ben kolayı seçtim, çabalamadım. Düşünmek bana korkutucu geliyordu. Sanki beynim bir el bombası gibi, patlayacak hissine kapılıyordum. Ruhum sanki çok ferahmış da ben onu karamsarlığa sürükleyecekmişim. Ah, ne aptalmışım. Ne aptalmışım ki gerçekten hep kaçmışım. Oysaki gerçek, beni sımsıkı saran sıcacık bir yuvaymış. Ben boşuna dışarıda üşütmüşüm. Başkalarının ayazında tişörtle bırakılmışım dışarıda. Beni o kadar üşütüp çaresiz bırakmışlar ki yerimde daha fazla duramayıp hareket edebilmişim. Kendi başıma hareket edip o sıcaklığı bulduktan sonra bir daha dönmedim oraya. Şu an tek yuvam kendi gerçekliğim ve buraya çok acı çekerek geldim. Burada zihnimin engin denizleri içerisinde yaşıyorum ve bu denize hiçbir nehirden su almıyorum. Evet evet, biliyorum, bu denize eklenti sular olmaz ise deniz bir gün kuruyacak. Ama önemli değil çünkü bence bu yok olur, erdemli bir yok oluştur bu. Ayrıca ben kesinlikçi biri değilim. Bakmayın böyle ukalaca sözlerime çünkü her an fikirlerim değişebilir ve bu denize bir nehir kabul edebilirim. Ama yalnızca bir bir nehir, ondan sonra eminim ki kurumaya yüz tutacağım. Kuruyup bitmek önemli değil de bu denizdeki balıklar da benimle beraber ölecekler ve kimse bu balıkların zarafetini göremeyecek. En çok onlar için üzüleceğim. Umarım son demlerimde iyi kalpli bir balıkçı onları fark eder ve “Evet, çok güzel bir deniz ve harika balıklar yaşıyor burada. Ne kadar acı ki yok olup gidecekler.” der. Ve bilinmez, belki de güzel bir şiir yazar arkamızdan. Pervazsız penceresinin yanındaki loş ışıklı masasında…