Sana hayatımı, ancak seni tanıdığım gün başlayan sahici miladımdan anlatacağım.

Hayatın anlamsızlığı korkunçluğu ve umutsuzluğuyla, bir köşede yaşama adapte olmaya çalışan mutsuz ama bir o kadar da güçlü kadını nasıl yıllarca izlediğimi; bazen üzüldüğümü bazen alkışlayıp bazen aptallığına olan şaşkınlığımdan elimdeki sigaranın külünün düşüşünü anlatmayacağım.

Dinle beni paha biçilemez değerim,

Aynalardan izlerken kendimi -bir sonbahar akşamı hayatın kıyısında dolanırken- sen geldin. Evimin ahşap zemininin en köşesinden başladı renklenmeye hayatım.

Ve ardından ellerime baktım, ölü beyazı tenim renkli damarlarla, gözlerimin rengi ilk kez -bir komodinin arkasında kalmış tablo gibi- tozunun dağılışıyla anlam kazandı, saçlarımda bir rüzgar esti pürüzsüz ve

ılık.

Senin varlığının ne demek olduğunu her hücremde huzurun zuhur edişiyle anlamlandırdım.

Güneşin doğuşuyla, evimin içini dolduran renklerin sıcaklığını farkettim ilk defa ve artık evim sadece beyaz değildi.



Şimdi o evin kapısındayım.

Giremediğim ya da çıkamadığım o evin.

Eşyalarım içerde bir yerde kokunla yıkanmış halde, burukluğu sesleniyorlar bana.

Dışarıdan hırçın bir yağmur eşlik ediyor, hayır bu sevdiklerimizden değil.

Gözlerin, fazla alkolden kafanı yastığa koyduğunda döndüğü gibi dönüyor ama bana değil. Gözlerin ellerin sesin..görmüyor beni, bir silüet oluveriyorum.

Bakışların bana çarpmıyor bende durmuyor, içimden öylece geçip gidiyor.

Bakışların gömüyor beni, eski ve hiç susmayan bir tabuta veya

yüz çevirdiğin her şeyle bir kadeh şaraba, öyle ki bir de kırmızı.. vücudumdan süzülenler kan olmalı,

renkleri sönüyor ruhumun.


Şimdi yaşadığım hazin bir mide bulantısı karanlıkta.

Ağlıyorum,

Kafamı vurup duvarına hatalarımın, huzurumuzu kazıyarak elimizden aldığı renklere. Sana hissettirdiklerim, bir hayaletle aynı dolaba saklanmaktı biliyorum, evimin en güzel duvarındaki en güzel tablosu.

Ama şimdi çerçevenin kenarlarından damlayan kanları izliyorum,

izlerken yıkanmak istiyorum altında.

Çünkü bilmiyorum bu müthiş huzursuzluğu ne temizler senden başka.

Yalvarırım,

Yıka beni damarlarının sıcaklığıyla,

üşüyorum.


Kasırgalar estiriyor yüreğim -kargalar telaş içinde- beyazlar içindeki göğsümün yaralı zemininde, yeniden. Biliyorum ki bu kanlar içindeki tabloda, dokunduğum hiç bir yer unutulmayacak.

Parmak izlerimi silmek için cebimde;

bez parçam bile olmamasından anlıyorum, yakalanmak istiyorum.

Sesinle çoğalıyorsun zihnimde, ezilen benim karşımda. Beni görmediğini biliyorum gözlerinin.


Ağlıyorum seni artık,

asılı olduğun evimin karanlık ve dağınık duvarlarına..



@goghunaycicekleri