Geçmiş balkonuma, yapıştırmışım ağızıma çift kağıtlı filtresiz bir Adıyaman tütünü. Önümde çifte kavrulmuş şanlı Türk kahvesi, karşımda Seyhan Gölü'nün yakamoz manzarası. Bu karşı taraf da ne kadar çok ışıklanmış. Daha on sene öncesine kadar domuzlar homurdanırdı. Şimdi parsel parsel villa ve günlük kiralık bungalovlar yeşermiş. Ama gene de karşıdan burayı izlemekten daha zevkli buradan karşıyı izlemek. Boku bokuna günün on saati aylık yirmi lira kazanmak için götünü yırtan insanların acelesini izlemektense yan gelip ossura ossura sevişen çiftlerin evlerini izlemek daha keyifli. Yanlış anlamayın gördüğümden değil. Hayal gücü işte.

Öğrencilik yıllarımda Akdeniz'in kıyı şehirlerinden birinde onüçüncü katta tutmuştum eşyalı öğrenci evimi. Aşağı bakmaya korkuyordum ama evimden denizi izlemek şahaneydi. Gene böyle bir gün manzarayı seyrederken alt kattaki şerefsiz galericinin eve getirdiği eskortların sesleri bozardı hep büyüyü. Ben kalkmış geleceğimi planlayıp hayal kuruyorum, şurayı gezerim, şurada şunu yaparım derken neymiş efendim aşkım sen öküzmüşsün bu kadarına da pes artıkmış. 160 boyundaki şirin abimiz Hulk'a dönüşüyordu galiba yatakta. Neyse. Bu hayal gücü buradan nemalanıyor sanırım.

Adanada yaşamak Adanada yaşamayanlar için çok iyi birşey bence. Ama Adanada yaşayanlara sorsan bu şehir en güzel edebiyatları hak eder. Halbuki iki temiz cadde görsen üçüncüsünde iki tane torbacıya denk geliyorsun. Belediye insanlar fotoğraf çeksin diye Adana yazılı kalpli malpli güzel yazılar yazıyor millet gelip yazıdaki kalbi çalıyor. Garip memleket paran yere düşse eğilip almak için iki kere çevreni kontrol etmen gerekiyor. Zaten o sırada yerdeki para da gidiyor. Otogarından başlıyor zaten memleketin sahipsizliği. Sen kalkmışsın Ankara'nın iki katlı otogarından Adana'ya gelmişsin bir bakıyorsun sana döve döve çay satıyorlar. Psikopat bir yılancı amca kırmızı biberli ayran yapıyor salya sümük çiğköfte veriyor ve herkese bağırıyor...

???

Hadi diyorsun şu simülasyondan bir çıkayım toplu taşımaya gideyim. Bindiğin toplu taşımada Güllü - Ödüm Kopuyor çalıyor. Ha bir de şoför sigara içiyor. Tanıdığımın evine varayım diyorsun kapüşonlu gençler kelebek sallaya sallaya seni izliyor. Biri arkandan ıslık çalıyor öteki salya sümük önünde hapşırıyor. Kaostan beslenen milyonlarca insanı tıkmışlar sanki memlekete. Göl var diyorsun gidelim biraz yürüyüş yapalım diyorsun çevresinde erkek erkeğe yürüyen arkadaşlara gül satmaya çalışan çocuklar var. Abi belki geysinizdir diyor. Bir de gülüyor. Piçe bak. Konu nerelerden nerelere gelmiş beynimle konuşurken. Kahvem soğudu. İyi geceler.