Bir tarafım var, ne yapacağım onunla bilmiyorum. Attığım her adımı başka bir hata olarak görüyor. Her ne yapıyorsam bir köşeden pis pis dikizliyor beni.

Ben koşmayı bilmem, o kovalamayı seviyor. Sanırım hayal kırıklığıyım onun.

Nereye gitse elinde uzun bir dal sürüklüyor. "At o pis şeyi elinden!" diyorum, gülümsüyor. Onu hiç anlamadığıma çok emin. Beni yanına yakıştıramıyor. Saç baş dalmak istiyorum, mimik oynatmıyor.

Yeni bir şarkı dinletiyorum, heyecanlanır gibi oluyor. Bazen kıyamıyorum haline. Bir köşede kitap okurken buluyorum onu. Tam okşayacağım, başını çekiyor. Kesinlikle siktiri hak ediyor.

Kırmızı bir ipin üstünde yürüyor. "Yoldan yürüsene manyak, düşersin öyle." diyorum, dil çıkarıyor. Düşerse kaldırmak zorunda olduğumu adı gibi biliyor. 

Gizli gizli ağlıyor ama ağlamamış gibi yapıyor, su çarpıyor yüzüne. Kıpkırmızı oluyor gözleri. Yalancısın işte, çirkin! Gitmesinden korktuğu herkesi kelepçelemek istiyor kendine. Varlığı sadece yoklukla ölçmeyi biliyor. 

Bana hâlâ alışamadı, elinde olsa beni eskiciye verir, biliyorum. 

Ama sen bunları düşünme şimdi. Sen daha senin kalbine yakışır şeyler düşün. Yarın sabah yumurtanı nasıl yiyeceğini düşün, o güzel, kemikli ellerini, en sevdiğin insanı, onun da seni nasıl sevdiğini düşün. Beni düşünme, ben zannedilmeyen her şey olmakla tanınırım buralarda. Ben ve deli tarafım burada takılıyoruz işte. Birbirimizle uğraşıp duruyoruz. Ben öfkemle kavga ettikçe o öfkemin dudaklarını öpüyor. İşte böyle bir şey yaşanıyor her Allah'ın günü benim dünyamda. Farkındayım çok konuştuğumun. Bilirsin, kelebeksen kısa sürede anlatacak çok şeyin oluyor...