şu sürekli sorguladığım hayatımda cevaplandıramadığım ve anlam veremediğim tek şey bendim.

sürekli gözüme çarpan nefret dolu hareketlerim vardı,

en suçlu bendim,

en haksız bendim,

ötekileştirilmesi gereken,

görmezden gelinmesi gereken yine bendim.

kendimi neden bu denli ittiği bilmiyorum,

kendimi kaybetsem ve bir süre ortalıkta olmasam umurumda olmazdı

yalnızlık çekerdim bir köşede ve üstüme sinen onlarca korkak karanlık

anlam veremezdim niye böylesi aciz hissettiğimi.

böyle hissetmek benim kendi kendime yaptığım bir şey miydi?

bu kadar karamsarlığa gerek var mıydı?

ben olsaydım sarmazdım beni ve bu dünya sorumluluklarına karşı aşağılardım kendimi

yağmur yağsa ve şemsiyem olmasa bu yine benim suçum olurdu.

tek çaremin kibar ve anlayışlı bir insan olmak olduğunu düşünürdüm

kalbimi kırsalar bile.

karşımdaki hep benden değerli olurdu

sözümü de dişimi de geçiremezdim.

kalbime söz geçiremezdim bir türlü

hep üzülürdü.

onun iyi biri olduğunu biliyordum ama katlanamıyordum bu kadar

kırılgan ve naif olmasına

herkesi geçerdim en çok yine kendimden korkardım

her şey atlatılırdı bir kafamdaki seslerden korkardım

masumdum ama kötüydüm

en büyük kötülüğü yine kendime yapardım

niye böyleydi?

ve yanardı hep kokusu ta uzaklardan biri anlatınca burnuma gelirdi.

insanlar beni anlardı saklayamazdım

hep kaçardım ama hiç kaybettiremezdim izimi

kalabalıktım ama hep çok yalnızdım

hep en ihtiyacım olduğunda terkedildim

boğazım hep kuruydu

ve en çok kendime yenilirdim

masumdu ve hep kanardı

yalana, insana, aşka

hevesler gibiydi

heyecanıyla başlar hep eve ürkek dönerdi

büyütemedim onu aradan çok zaman geçti

ama hala öğrenemedi.

"üzüntü en şiddetli zehirdir onun insan vücudunda yarattığı tahribatı hiçbir mikrop yapamaz-İtham ediyorum-"