Bir dağ yarattım doğrularımdan. Hatırlamamak... Hatırlamak istediğim güzel anıları zihnim almış bir sandığın içine kilitlemiş gibi. Açmak istiyorum açamıyorum. Kilidi de kıramıyorum. Her geçen gün farklı bir hikaye sözlerimde raks eder. Kimisi geçmişi silmek ister, kimisi geçmişin geçmediğine inanır. Kimisi de geleceğinin yaydığı umutlara bakar ona inanır. Kimisi sadece kendi bildiği doğrulara inanır, kimisi yanlışlarıyla gurur duyar. Kimisi yarına inanır, kimisi düne. Kimisi birine bağlanır ona inanır, kimisi kafasındaki adama inanır.
İnanmayın. İlla inanmak istiyorsanız renklere inanın. Maviye inanın mesela gökyüzüne bakın, gökyüzü hep bizim. Turuncuyla sarıya inanın. İkisi birleşip kızıl güzellik güneşi oluşturmuşlar. Umutlar bitse de güneş doğar. Pembeye inanın. Pembe varsa umut da vardır. Pembe güllere inanın mesela. Onlar terk edip gitmez. Kırmızıya inanın. Hem kanımız da kırmızı. Kalbimiz durmadan enjekte ediyor damarlarımıza. Beyazı sevin ay gelsin aklınıza. Sonra gece, geceyi daha çok sevin. Günün en güzel saatleridir gece saatleri. Sessiz, ıssız, daha soğuk. Soğuk iyidir. Düşünmeni engeller. İlla düşüneceğim diyorsan yağmuru düşün. Her bir damlada arındığını hisset. Kirpiklerinden çenene doğru inerken o damla zihnindeki düşüncelerin de gittiğini düşün. Sizi hak etmeyen insanları sevmeyin. Sahil kenarını sevin. Yazın ayaklarınızı ıslatan suyu sevin. Ve asla, asla demeyin...