Nasıl silebilirim yüzümden dünün izlerini, üstelik taşıdığım iflah olmaz bir kalpken. Dünün kalbi orada kalsın isterdim. Kırılacak sebeplerim hep olacak; alınganlığın hassaslığı değil bu, alınganlığın bencilliğinde beni sevmeye çalışan insanlara yazık edeceğim. Yorulurken alınganlıklarımdan, susuşlarımı haklı çıkarmak için kaç delil gerek bana? Bir çıkıntı gibiyim ben. Masanın köşesi, bıçağın keskin tarafı, kâğıt kesiği gibiyim. Dokunulmak istiyorum, kucaklanmak, saçlarımın okşanmasını... Oysa biliyorum, biri gözleriyle değse zararlı çıkacak; rüzgârım saracak her bir yanını, güneşim güneşini tutmayacak. Niye kendimin ücrasında yaşadığımı biliyorum, yakının yakın kalamayışı neden biliyorum. Yargılarım, inandıklarım, doğrularım....Bir süpürsem hepsini... Tozu kalmayacak geçmişin. Bencil değil, hassas olacağım. Kendime değil, dünyaya.